Bu ümmeteAllah'ın büyük ihsanı...

Allahü teâlâ, önceki ümmetlere çok ağır yükler yüklemişti, dileseydi öteki ümmetlere yüklediği gibi bize de yüklerdi.

Allahü teâlânın var ve bir olduğunu bildiren ilahi dinlerin hepsi, insanlar tarafından bozulmadan önce, inanılacak şeyler bakımından birbirinin aynıydı. İman yönünden aralarında fark yoktu. Amentünün esası her dinde aynıydı. Her dinde Allah'ın var ve bir olduğu, cennet, cehennem ve âhiret hayatı bildiriliyordu. Bunlarda değişiklik olmaz; fakat amele ait hükümlerde her peygamberin dini farklıydı. Mesela, namaz vakitleri ve rekât sayıları farklıydı. Haram ve helâl farklıydı. Bir âyet-i kerime meali:

(Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak KitabıKur'anıgönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma!Ey ümmetler,her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardıtek din gönderirdi; fakat size verdiğişeriat, din,sizi denemek içindir. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın! Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecek, haber verecektir)Maide 48

Âyet-i kerimede bildirildiği gibi, insanların tek ümmet yapılmamış, yani tek din gönderilmemiştir. Birkaç örnek verelim:

1-Musa aleyhisselamın dininde yenilen hayvanların iç yağları haramdı. Hâlbuki İslamiyet'te haram değildir. Bir âyet-i kerime mealen,(Yahudilere tırnaklı hayvanlarla, sığırı ve koyunun iç yağını haram kıldık)buyuruldu. (Enam 146)

2-Diğer ümmetler, kalblerinden geçen düşüncelerden de sorumluydu. Bir günahı yapmaya karar verene, o günahı işlemese de, günah yazılırdı. İslamiyet'te, iyi bir işe niyet edildiği hâlde yapılamazsa sevab verilirse de, yapılmayan kötü işler için günah yazılmaz. Hadis-i şerifte,(Kalbe gelen kötü şey, söylenmedikçe ve buna uygun hareket edilmedikçe affedilir)