Nitelikli eğitim örgüsü nasıl yok edildi!

Son 50 yılda eğitimin tüm basamakları göstere göstere kalitesizleştirildi ve cahil toplum modeline harfiyen uyuldu. Sınıf geçmek değil âdeta sınıfta kalmak imkânsız hâle getirildi. Her ile hatta ilçeye içi boş üniversiteler açıldı. Hiç kullanılmayan niteliksiz birçok ders kitabı herkese parasız verilerek 5-6 milyar dolar çöpe atıldı. Millî Eğitim Bakanlığı görevine çoğunlukla eğitimci olmayan kişiler atandı. Üniversiteye giriş sistemi 20-30 kez değiştirildi. Profesör, doçent, doktor olma şartları basitleştirildi. Zorunlu eğitim süresi hiç gerekmediği hâlde 12 yıla yükseltildi. Çöpe atılan, tablet ile eğitim ucubesine milyonlarca dolar harcandı. Öğretmenevleri özel ticari işletmelerin fiyatıyla aynı düzeye yükseltildi. Ücretli öğretmenlik uygulamasıyla asgari ücretin altında bedellerle öğretmen çalıştırıldı. Emekli öğretmenler yoksul statüsüne indirildi. Tayinler, terfiler, görevlendirmeler partilerin taşra ağaları tarafından yapılmaya başlandı. Öğretmenlik, herkesin icra edebileceği bir iş hâline dönüştürüldü. Okullara yollanan ödenekler minimuma indirilerek, idarecilerin velilerden para dilenmesine yol açıldı. Hiçbir sınavı kazanamamış, deneyimsiz, niteliksiz nice kişi ilçe hatta il millî eğitim müdürü yapıldı. Okulların eğitim kalitesi düşürülerek özel ders veren dershanelerin önü açıldı. Temel zorunlu eğitim sürecindeki öğrencilerin girdiği PISA sınavlarında 62 ülke arasında son gruba düşüldü. Atanan rektörlerin birçoğu akademik bir başarısı olmayan kişiler arasından seçildi. Bu sistemde eleştiri getiren fikrini söyleyen düzgün eğitim hak hukuk, liyakat diyenler ezildi, sürüldü. Temel bilimlerdeki (matematik, fizik, kimya, biyoloji, dil) başarıverim düzeyi her yıl daha da aşağıya indirildi. Şimdi geldiğimiz noktada üniversite mezunu işsizler ordusu, bilgisiz lisans mezunları, yabancı dil bilmeyen eğitimli kişiler oluştu... En acısı da gerçek anlamda dilini dinini ve tarihini bilen bir eğitimli nesil mumla aranır oldu.

Ali Özdemir

Bir dizi filmi eleştirirken...

"Bazı insanlardan iyilik beklemek mümkün değildir. Bazı kimselerin fenalığından eminsinizdir, içinizdedir, dibinizdedir ama onu defetmek için elinizden bir şey gelmez. Sadece dua edip şerrinden Allahü teâlâya sığınır bazen görmezden gelirsiniz"dedikten sonra izlediği bir dizi filmle ilgili düşüncelerini sıralayanMestan Canisimli okuyucumuz, "ilk bölümlerde tarafsızca düşünüp mukayese ettim. Bunlar her yerde olabilen tipler, diyerek 16. Bölüme kadar geldim. Bu bölümde birden makas değişti. Bir tarafı güzellemeyi feci hâlde hissettirmişler. Karşı mahallede herkes ulu bilge, tüm canlılara dost, adalet timsali öyle mi Kanmıyoruz artık böyle algılara. Seküler hamaseti de mide bulandırır cinsten. Hiçbir farkı yok, hepiniz ayna değil, camdan bakıyorsunuz birbirinize, aynısınız yani. Bekliyordum ama bu kadar çabuk değil" diyerek âdeta dizinin kısa bir özetini çıkarmışsınız. Bir dizi filmi, 16 bölüme kadar izleyen bir kimsenin daha sonrası için yapacağı eleştiri, sanki filmin amacını değil de olmayan beklentileri sebebiyle senaristi ve yapımcıyı eleştirmek gibi bir durum oluşturuyor. Saygılarımızla.