Dünya nereye gidiyor

Şu anda dünyanın birinci gündemi, Gazze'de yaşanan katliamlar ve üniversitelerden yükselen protestolar. Kampüslerden zulme, sömürüye ve soykırıma karşı bir başkaldırı yükseliyor. Vietnam'da ABD'nin katliamları, 1968 ayaklanmasını başlatmıştı. O yüzden Columbia'da yaşananlar 1968'e benzetiliyor. 1968 Vietnam katliamının baş müsebbibi ABD idi. Bugün de Gazze'deki soykırımın yancısı, hatta baş aktörü yine Amerika. Amerika katil diyen Mahzuni Şerif haklıydı.

Komşuda yangın varken sizin huzurlu olabilmeniz zor. Ekonomi, iç ve dış politika, pahalılık gibi konular dahi Gazze'de yaşananlar karşısında önemini kaybediyor. 35 bin sivilin öldürülmesini (bunların çoğu kadın ve çocuklardan oluşuyor) meşru kabul eden, Gazze'deki soykırımı görmezden gelen, hangi dinden, fikir ve dünya görüşünden olursa olsun, insanlıktan nasibini almamıştır. Filistin'de yaşanan katliama karşı olmak için, illa Müslüman olmak gerekmiyor. Kampüslerden yükselen başkaldırının müntesiplerinin çoğu Müslüman bile değil. Gazze'deki katliamın insani boyutuna dikkat çekiliyor. Mazlum ve mağdura kimlik sorulmaz. Gazze'ye bu cepheden bakmak gerekiyor. Müslümanların Gazze için bir şeyler yapmadığını söylemek istemiyorum. Lakin kampüslerden yükselen ses, daha gür çıkıyor.

Dünyanın birçok yerinde açlık ve susuzluk hakim. Savaş, orman yangınları, kuraklık ve deprem, iklim değişikliğini körüklüyor. Gazze ve Ukrayna savaşları dolayısıyla bu konular gündeme gelmiyor ama geleceğimizi asıl bu sorunlar tehdit ediyor. İnsanlık, ideolojilerden bıktı usandı. Mülteci sorununun temelinde bir ölçüde iklim değişikliğinin yarattığı felaketler yatıyor. Bu sorun devletler için ciddi baş ağrısı gibi duruyor.

Yöneticilerin ve politikacıların işi gerçekten zor. Allah yar ve yardımcıları olsun. Eskiden iktidarı; muhalefet ve bir de medya denetler ve eleştirirdi. Şimdi sosyal medya ve televizyon da buna eklendi. Ne kadar sansür olsa da olaylar anında yayılabiliyor. ABD'nin İsrail yanlısı politikası eleştiriliyor. Amerikan halkı İsrail'in Gazze'ye yönelik yaptığı soykırıma karşı. Üniversitelerdeki hareketlilik bunun göstergesi.

Dolayısıyla yasalar sadece hukuka değil vicdana da dayanmalıdır. Hangi vicdan, Gazze'deki soykırımı onaylar Hangi vicdan, çocukların, kadınların ve hastanelerin vurulmasını onaylar Dünyanın birçok ülkesi ve ABD halkı, Gazze'de kalıcı ateşkes ve şiddetin azaltılması çağrısını destekliyor. Ama buna rağmen Siyonist İsrail Gazzeye yönelik başlatmış olduğu savaşın çeperini her geçen gün biraz daha genişletiyor. Filistin yanlısı protestolar artıyor ama İsrail, bildiğinden geri durmuyor. Her şey biz yaşarken oluyor. Tarih de biz yaşarken yazılıyor. Kim bilir; belki de gelecek kuşaklar, İsrailin Gazzede gerçekleştirdiği soykırım karşısında dilsiz şeytan olan bizleri lanetle anacaklardır.