Ahmet Gürsoy

Yeniçağ

27 Mayıs, siyaset, şiddet, demokrasi

Kaç yıl oldu değil mi Kaç nesil geçti. Kaç ömür tükendi ve nice insanlar zarar gördü. Bunların hepsi oldu da ne olduOlan şu: 1949'dan bu tarafa demokrasi arıyoruz. Ve hak, hukuk adalet çığlıkları yankılanan bir ülkede yaşıyoruz.Soru basit: NedenÇünkü tarihsel damarlarımızda demokrasi yok. Biz çadır, bey, emir, itaat, buyruk, tek adam ve tek lider k

Temel sorun yoksullaştırma

Dikkatinizi çekerim, yoksullaşma demedim, yoksullaştırma dedim. Türkiye'de halk, bilerek ve isteyerek, planlı olarak yoksullaştırılıyor.Kendiliğinden yoksullaşmıyor.Tembelliğinden de yoksullaşmıyor.İktidarın bizzat kendisinin uyguladığı ekonomi politikalarıyla yoksullaşıyor.İktidar, güç demek; yetki demektir. Ve her yetki, beraberinde gücü barındır

Her yerde çürüme

Hatırlayın! İçinde onlarca devleti barındıran ve hepsinin etrafını, sınır kontrolleriyle "Demir perde" ile çeviren koca Sovyetler Birliği dağıldı. Avrupa'dan Asya'ya koca bir coğrafyaya hükmediyordu.Güçlü ordulara sahipti.Uzay teknolojilerinde ABD ile yarışıyordu.Savaş uçağından yolcu uçağına kadar tüm hava araçlarını üretmekteydi.Otomobil sanayisi

Dipten yürüyenlerin hikâyesi

Osmanlı'dan cumhuriyete giden yolda, "Osmanlıcılık" ile başlayan uluslaşma süreci, II. Abdülhamit siyasetiyle "İslamcılık'a", İslam toplumları tek tek Osmanlı'dan (Halifenin devletinden) kaçıp bağımsızlık ilan ettikçe, "deniz bitti geriye kumu kaldı" misali "Türkçülük'le" yıkılan Osmanlı'nın küllerinden yeni bir devlet kurmayı başardık. Lakin öfkey

Darbe marbe yok

İşlerine gelmeyen veya önceden planladıkları hesaba uymayan her olaya, her gelişmeye, "Darbe" diyen bir kadro var. Türkiye'de sivil bürokrasinin darbe yapacak ne gücü, ne yeterlikleri ve ne de imkânları var.Darbe yapmayı basit sanıyor olmalılar...Darbe yapacak kişilerin; önce elinde FETÖ gibi çok büyük bir gücü olması lazım. Öyle dört polis müdürüy

İşte çürüme tam olarak bu

Güzelim ülkeyi ne hâle getirdiler. Batırdıkları devlet kurumlarının kanayan, kangrenleşen, iltihapları dışarı saçılan yaralarından, önce kendileri tiksiniyor. Hâlbuki bu devlet, bunlar iktidar olana kadar böyle değildi. Bürokrasinin taraflı olarak siyasallaştırılması, belli cemaat ve tarikatlar ile belirli ideolojilere tahsis edilip siyasal çeşitli

Şiddetin çözümü bu mu

Türk toplumu, bilerek veya bilmeden yine sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel krize sokuldu. Bu üç önemli kriz alanına başkalarını da ilave edebiliriz, ama toplumsal ana gövdeyi sarsan, ona en çok zarar veren bu üçüdür. Bu üçü, aynı zamanda toplumsal şiddetin de kaynağıdır.Siyasal kriz nedir, derseniz, derim ki; yıllardır içinde bulunduğumuz ve bi

Türkiye'nin hukuk yüzü: Sinan Ateş cinayeti

Türkiye, eğer hukuku üstün kılarsa kendi evlatlarını yiyen bir ülke olmak zorunda kalmaz. Devleti ve milleti yönetenler, siyasi büro yöneticileri düzeyinden, hukuk devletini yönetme düzeyinde davranışlar göstermeye özen göstermedikçe, hiçbir şey de düzelmez.Sinan Ateş cinayeti, sıradan bir olay değil. Büyük bir olay. Olayı büyük yapan sebepler, idd

Sinan Ateş'le davayı vurdular

Kim derdi ki, gün gelecek, içinden yüce dava adamlarının çıktığı, bayrağa taparcasına âşık insanların başını çektiği Ülkü Ocakları Genel Başkanı, Ankara'da vurulup öldürülecek de, o gün, Türkiye 7 şiddetinde bir depreme uğramış gibi sarsılmayacakKim derdi ki, bir ülkü devi, kendi içinden ihanete uğrayacak da, biz, yaşayan gözler, işiten kulaklar, g

Çöküşün kaynağı iktidardır

İktidar nedir, diye kısaca tanımlayın deseniz, derim ki; sorun çözme ve karar verici olarak, ortaya, geçerli bir irade koyma yeridir. Aynı zamanda mevcut siyasal sistemin yürütücüsüdür. Sorun çözme açısından bakıldığında, içinde bulunduğumuz Türkiye manzarası olumsuzluklarla dolu. Başta ekonomi olmak üzere, iktidarın kendisi, sorun çözme yerine, bi