Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler önceki gün Kemalist yeminci teğmenler meselesi ile ilgili bir soru üzerine şunları söylemiş:
"Teğmenlerle ilgili gündem günlük gündemimizin ana maddesi de değildir. Ülkenin olabilir. Her gün otuz bin evlâdımız yirmi dört saat üç yüz altmış beş gün operasyonda. Onları takip ediyoruz. Suç ne olursa olsun disiplin süreci işletilecek ve disiplinden taviz verilmeyecektir. Olaya karışanların genç olmaları, daha önce disiplin cezası almamış olmaları gibi gerekçeler disiplinsizliğin gerekçesini değiştirmez."
"Ülkenin olabilir" cümlesini hayra yorduk ve iznimizi almış olduk. Yazalım:
Gündem ve güncel kelimesinin karşılığı eski dilde yok ve "gün"lük olanı ve hatta günübirlik olanı çağrıştırıyor. Dolayısıyla Millî Savunma Bakanlığının günlük ana gündeminin başında ve hatta içinde bu konu yer almayabilir. Saygı duyarız.
Ama her günkü gündemin bir de "değişmez gündem" kısmı var. Aynen akıllı telefonların haberleşme uygulamalarındaki "en başa sabitlenmiş" mesajlar ya da anketler gibi...
Ve işte bu değişmez konu demokratikleşme.
Demokratikleşme denince akla gelen en önemli konu da darbelere ve bilhassa askerî darbelere karşı bağışıklık ve tedbir meselesi.
Yani bu disiplinsizlik hali, birkaç subayın kavgası ya da haylazlığı gibi basit ve ideolojisiz bir konu değil. Aksine, ideolojiden beslenen ve ideolojileri besleyen bir yönü var.
Dolayısıyla soruşturmalar tamamlanıp gereği yapıldığında da aslında mesele bitmiş olmayacak.
Bataklığı kurutmadıkça bazı sivrisinekleri dışarı kovmak ya da en azından kanatlarını yolmak ne anlam ifade eder
Bu vesileyle muhalefet liderlerine ve bilhassa CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'a da şunu soralım: