Otomatik sensörler (sansürler) çağı

Seksenler. Henüz bölünmüş yollar yok. Ankara Samsun karayolundasınız.

Seyahat ettiğiniz otobüs tam gaz gidiyor. İkinci şoför sürücünün yanında. Bir parça sohbetten sonra koltuktaki kaptan yerinden kalkıyor ve kendisini sola doğru alıyor. Ama ayağı halen de gazda ve eli direksiyonda. Yedek şoför de bu sırada eliyle direksiyonu tutuyor ve ayağını gaza yaklaştırıyor. Derken hoooop, sürücü koltuğuna oturuyor ve şoför değişiyor. Otobüs yavaşlamadı bile...

Siz yolcusunuz ve olayı görüyorsunuz. Ne yaparsınız Tevekküle devam mı edersiniz yoksa yolun kalan kısmını "yüreği ağzında" mı gidersiniz Ya da gözünüzü yoldan ayırmadan ve şoförü denetleyerek mi

O zamanlarda uçaklarda otomatik pilot vardı. Sensörler de.

O zamanlarda kara taşıtlarında çok az sayıda otomatik sensör vardı. Harareti ölçer ve gösterirdi. Yakıt seviyesini ölçer ve gösterirdi vs...

Ama hiçbiri, gösterge kritik seviyeye geldiğinde dahi aracı kilitlemezdi.

Aynı yıllardan itibaren yavaş yavaş evlerimizde sensörlü lambalarımız oldu. Arabalarımız sensörlerle doldu. Araçlar neredeyse "kendisi gider" hale geldi. Sensörler durdurmuyor, düzeltiyor.

Geleceğe bakalım.

Yakında birileri mutlaka yazılımını yazacaktır:

Sosyal medyada ve WhatsApp gibi haberleşme uygulamalarında yazdıklarımızı muhatabına ya da muhataplarına göndermeden önce o uygulamanın otomatik sansürü (sensörü) devreye girecek ve "Bak bu cümlende suç riski var, yine de göndermek istiyor musun" diye ikaz edip teyit almadan göndermeyecektir. Zira sonuçta suç işlenirse hapse uygulama girmeyecek. Son karar yazıyı yazan iradenin. Riski göze alırsa suçlu sayılıp hapse girecek olan da o.

Ya da sosyal medya mesajlaşmalarında ve hatta WhatsApp gibi haberleşme programlarında yazıp belli bir muhataba ya da muhatap grubuna gönderdiklerimizi görüp gözetleyecek olan sensör (sansür) niteliğindeki uygulamalar "Bak, bugüne kadar oldukça nazik ve resmi üslupla yazıştığınız bu kişiyekişilere karşı şimdi bu yazdıklarınız muhatabın kalbini kırabilir, dünyada helâllik istemeniz gerekebilir ya da sizin inandığınız ahirette vebalinizden sayılabilir, yine de göndermek istiyor musunuz" diye soracaktır. Elbette kararı yine size bırakacaktır.

Ama bu iki örnek uygulama faaliyete geçtiğinde yazıp söyleyerek hakaret etmek ya da yazıp söyleyerek kalp kırmak riski önemli ölçüde azalacaktır.

Bütün bunlara otomatik sensör (sansür) mekanizmaları diyebiliriz.

Bunları neden yazdık

Sosyal medyada var olan herkesin bir tür şahsî gazetesi var. Görünen yüzü var. Ama aslolan halen de gazeteler ve internet gazeteleridir.

Gazetelerin okuyucuları ve yazarları tarafından sahiplenilmesi istisnaî bir durumdur. Ama fevkalade kıymetlidir.