İslâm âleminin en çok yokluğunu çektiği haslet ahlâktır desek münâsiptir. Hz. Peygamber'in "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" buyurmasına rağmen bu böyledir. Ahlâkın lâfını etmek kolaydır da bizzat ahlâklı olmak zordur. Çünkü ahlâklı olmaya sıra gelince bir sürü engel ortaya çıkacaktır. Şeytan bir taraftan, nefs bir taraftan, menfaatlerimiz bir taraftan kolumuzdan, bacağımızdan, gözümüzden, kulağımızdan, hattâ aklımızdan çekiştireceklerdir. İnsanlık târihi içinde ahlâklı olmanın en zor olduğu bir devirde yaşadığımız ortadadır.
Çok iddialı olmak istemem. Okuduklarımdan, dinlediklerimden çıkarabildiğim kadarıyla İslâm'ın Müslümanlara ve bütün insanlığa dünyâ hayâtı için iki vaadi vardır: Ahlâk ve adâlet Yani İslâm demektedir ki, "Fert, cemiyet ve devlet hayâtında beni tam olarak tatbîk ederseniz hayâtınıza ahlâk ve adâlet hâkim olacaktır. Bu da dünyâ hayâtında huzur ve mutluluk demektir."
BİRKAÇ ÂYET MEÂLİ:
Şüphesiz ki Allah (cc) size emânetleri ehline vermenizi ve insanların arasında hükmettiğinizde adâlet ile hükmetmenizi emreder. (Nisa, 58)
Şüphesiz Allah'ın âyetlerini inkâr eden, peygamberleri haksız yere öldüren ve kendilerine adâletli davranmayı öğütleyenleri de öldürenler yok mu, onları pek elem verici bir azap ile müjdele. (Âl-i İmran, 21)
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adâletsiz davranmaya sevketmesin! Adâletli olun; takvâya en uygunu, en yakışanı budur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdârdır. (Maide, 8)
Ama hüküm verecek olursan, aralarında adâletle hükmet. Çünkü Allah, adâletli davrananları sever. (Maide, 42)
Şüphesiz ki Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir. (Nahl, 90)
Biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve insanların adâleti ayakta tutmaları için berâberlerinde de kitabı ve adâlet terâzisini indirdik. (Hadîd, 25)
Allah, dîninizden dolayı sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kâfirlere iyilikte bulunmanızı ve mümkün olduğunca onlara adâletli davranmanızı yasaklamaz. Hiç şüphesiz Allah, hak ve adâlet konusunda titiz davrananları sever. (Mümtehine, 8)
Muhakkak ki sen pek yüce bir ahlâk üzerindesin. (Kalem, 4)
Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve nâmuslarını korusunlar. Bu, onlar için daha temiz ve daha nezih bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların bütün yaptıklarını en iyi bilmektedir. (Nur, 30)
Bir toplum, kendisinde bulunan güzel ahlâk ve meziyetleri değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimetleri değiştirmez. (Enfâl, 53)
HADİSLER:
En fazîletli cihat, zâlim bir idârecinin yanında ona adâleti söylemektir.
Verdiği hükümlerde, âilesinin ve halkın yönetiminde adâletli davranan yöneticiler, kıyâmet gününde Allah Teâlânın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.
Allah'a yemin ederim ki Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezâsını verirdim.
Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ'ya en sevgili olanı ve O'na en yakın yerde bulunanı adâletli devlet başkanıdır.
Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ'ya en sevimsiz olanı ve O'na en uzak mesâfede bulunanı zâlim devlet başkanıdır.
Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.