Her büyük maç, kendi içinde kahramanlarını yaratır.
Serdar Topraktepe'nin şapkadan tavşan çıkarmasını beklemiyoruz, ama futbolcuların haysiyetlerini sahaya yansıtacak bir performansla oynayacaklarına inancımız tam.
Salih'li orta sahaya devam ediyoruz. Rashica ise sakatlığını atlatmış, hadi hayırlısı... Maçın ilk 10 dakikasını geçtiğimizde, Fenerbahçe'nin ağır ama kısa toplarla kalemize geldiğini görüyoruz.
Beşiktaş'ın ise Rafa ve Musrati merkezli bir çıkış planladığını, Salih'le sürpriz denemeler yaptığını ve Ciro'yu savunma arkasına kaçırmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Bu arada, Dzeko'nun boş kaleye giden topunu Emirhan'ın çizgi üzerinden çıkardığını notlarımıza ekleyelim.
Maçın hakeminin 20. dakikada Svensson-Maximin mücadelesinde kontrolü elden kaçıracakmış gibi görünmesi, ne yalan söyleyeyim, beni oldukça tedirgin etti.
Topu bırakıp rakip oyuncuyu itmek nedir Dünyanın neresine gidersen git, bu hareket sarı karttır. Ama biz faul yedik, iyi mi İlk yarım saatte Djiku'nun yere her atlayışında hakemi kandırması da gözlerden kaçmadı.
Tam da bu sırada, Rafa'nın bildik hızlı çıkışlarından birinde, topu Livakovic'e nişanlaması ve dönen topu Ciro'nun boş kaleye atamaması, maçın en kritik anlarından biriydi. Demiştim size, hakem kontrolü kaybediyor...
Beşiktaş'ın hırslı ve hedefe odaklı oyunu, Fenerbahçeli oyuncuları sinirlendirmiş durumda.
İkinci yarı başladığında F.Bahçe'nin ölü evi ağırlığı çökmüş gibi oyun tarzı bizi uyutmaya yönelik midir nedir çözemedim...
Öyle ağır paslarla geliyorlar ki bizimkilerin Afyon yutmuş gibi beklemeleri acayip bir durum... Valla eften püften bir pozisyonda gol yiyorduk...