Kerkük'ten al haberi!

Bugün "Abdullah Öcalan Meclis'te konuşsun" denilerek başlatılan sürecin, ne gibi sonuçlara yol açacağın anlayabilmek için Kerkük'te yaratılmak istenen oldu-bittiye bakmak gerekir!

Kerküklü Türkmen gazeteci Reşat Salihi, 19 Kasım'da yayınladığı mesajda, Kerkük'te ne yapılmak istendiğini şöyle açıkladı:

"Hepsi sistematik işliyor. İlk önce Kerkük'teki Nüfus ve Tapu Müdürlüklerini kundakladılar. Kerkük'ün Türklüğünü ispat eden belgeleri yaktılar. Kerkük'te Türklerin yaşadığı bölgelerde terör saldırıları ile insanları bezdirdiler. Türklerin göç etmesi için; terör olayları, katliam, fidye talebi, kaçırma ve işkenceler ile yıldırma politikasını yaptılar. Türk bölgelerine PKK, Peşmerge ve IŞİD teröristlerini sokup işgal etmeye kalkıştılar. Türkmenleri göç ettirip yerlerine, Suriye, İran ve Türkiye'den Kürtleri getirdiler. İmkân sağlayıp, memuriyet verip, arsalar dağıttılar, vatandaşlık verdiler. Şimdi nüfus sayımı ile asırlardır Türk yurdu olan Kerkük'ün kimliğini değiştirecekler."

Mesaja bir yorum gönderen Mahir Şeki, Abdullah Öcalan'ın "Misak-ı Millîci" diye gösterilmesine de atıf yaparak "Amerikan tipi demokrasiye hazırlık! İçeride, 'Misak-ı Millî sınırlarına yeniden kavuşacağız. Musul, Kerkük yeniden 'Türk Yurdu Olacak' masalları anlatılıp APO'yu çıkarma hazırlıkları yapılırken, gerçekte, işte bu Amerikan operasyonları yapılıyor işte..." dedi.

ABD'nin Irak'a saldırdığı 1990 yılından beri, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım" diyerek, ABD'nin gösterdiği "Kerkük-Musul'u siz yönetin" havucuna kanmamak gerektiğini söylüyorum...

Birinci çözüm sürecinin de konuyla ilgili olduğunu 30 Temmuz 2009 tarihinde, "İşler rayından çıkarsa her Türk bir ordu olur!" başlığı altında şöyle incelemiştim.

"Peki nedir mesele Bizim açımızdan mesele çok açıktır. Çözüm süreciyle, Ergenekon davasıyla, Türkiye'nin Türk devleti olmaktan çıkarılması için zemin hazırlanıyor. Fakat bu tespiti biz yaptığımız zaman partizanlar üzerinde etkili olmuyor. İşte The Guardian gazetesinin köşe yazarı Simon Tisdall da 'Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün aşınan ultra milliyetçi mirasına, şimdiye kadar en büyük darbe vurmak üzere olabilir. Türkiye'yi yaratan Lozan Antlaşması'ndan 86 yıl sonra Atatürk'ün şekil verdiği gömleğin gevşemesine yönelik karşı konulması zor baskılar büyüyor' diyor.

Nedir Atatürk'ün mirası

Millî devlet değil mi İşte şimdi çözülmek istenen odur.

Amerika, Türkiye'nin gücünü hiçbir zaman hazmedememiştir. Öyle ki konu, İstiklâl Savaşı'ndan sonra Menderes'in, 1960'dan sonra da İsmet İnönü'nün önüne getirilmiştir. Meseleyi İsmet Paşa'ya ABD adına taşıyan DPT uzmanı Turgut Özal'dır. İsmet Paşa, Güneydoğu'da özel bir kalkınma modeli öneren Turgut Özal'a, 'Tuğ da verelim mi' demiştir. ABD, 1965'te yeni Başbakan seçilen Süleyman Demirel'e Türkiye'nin bir Türk-Kürt federasyonuna dönüşüp dönüşemeyeceğini resmen sormuştur.