CHP ve Özgür Özel'in Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ayakta karşılamasının yankıları sürüyor. Yaklaşık 60 milletvekilinin "Erdoğan gelince ayakta karşılanacak" talimatına uymadığı CHP'de "salonda görünmeyen" isimlerden birisi de İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı'ydı. Salıcı'yı aradım ve neden böyle bir tepki gösterdiğini sordum: "Konuşuyorum artık. Tüzük kurultayıyla birlikte başladım ve konuşuyoruz."
Nasıl oldu olay
Mesaj atıldı gruba, açılışta olacağız, ayakta olacağız ve alkışlamayacağız. Birincisi gruba mesaj atıldığı için herkes grubu takip etmiyor. Farklı farklı gruplar var ve herkes bir yerden öğreniyor. Tayyip Erdoğan'la ilgili AKP'nin tavrıyla ilgili ne değişti de ayağa kalkıyoruz. Hiçbir izahat yok. Ki ben, kendim de izahat yapamıyorum. Gelen kişi AKP'nin Genel Başkanı aynı zamanda. Biz bunu başından bu yana eleştiriyoruz. Cumhurbaşkanı hakaret davası açacağı zaman cumhurbaşkanı, bize ağza alınmayacak laflar söylediği zaman AKP Genel Başkanı. Böyle olmaz. Parti devletine doğru gittiğine dair eleştirimiz var. Bir sürü konu var... Bunların hiçbiri değişmemişken Erdoğan'ı neden meşrulaştırıyoruz!
Siz de kulisteydiniz. Bir organizasyon oldu mu salona girmemek gibi.
Haberimiz olunca, insanlar doğal olarak birbirlerini aramaya başladı. "Gördün mü, haberin var mı, ne düşünüyorsun" sorularına cevap arandı. O sırada bazı arkadaşların "girerim ama ayağa kalkmam" tavrı oldu. Bazı arkadaşlarımız da "girmem ben" dedi. Bakın ortada bir grup kararı yok. Meclis grubu toplanır bir karar alır ve o grup kararıdır. O karara aykırı bir görüş beyan etmiş olabilirsiniz ama sonuçta alınan karara uyarsınız. Bu grup yönetimin aldığı bir karar ve bağlayıcılığı yok. Günün sonunda yarıya yakın arkadaşımız bu kararı doğru bulmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir görüşme oldu mu
Belki görüşen arkadaşlarımız olmuştur ama "bu mesele Kemal Bey'in istediğiyle oldu" demek doğru değil. Orada, kurultay sürecinden bu yana Özgür Bey'in yürüttüğü siyasete destek olan arkadaşlar da vardı. Mesele Özgür Bey ile Kemal Bey arasında bir bilek güreşi yapılıyor değil. Milletvekilleri kendi vicdani kanaatlerine göre karar aldı.
Sonrasında yapılan açıklamaları takip ettiniz. Normalleşme vurgusu var.
Gördüm. Birincisi, normalleşme kelimesi yerel seçimden sonra telaffuz edildi. Yerel seçimde biz normalleşme dediğimiz için oy aldık diye bir şey yok. İkincisi; yerel seçimdi, genel seçimdi. AKP'ye oy veren yurttaşlarımız bizim AKP'nin 22 yıllık politikasına muhalefet ettiğimizi bilmeden bize oy vermediler. Bilerek oy verdiler, çünkü onlar da rahatsızlar. Biz normalleşme diyoruz ve bunun sonucunda AKP seçmenine sempatik görünüyoruz diye bir durum yok. Ayağa kalkmak Tayyip Erdoğan'a sempatik görünmektir. Ben şunu kabul ederim: Partinin yönetimiyle seçmeni ayırırsın. Seçmen çok inandığı için oy verir bazen başka bir seçenek olmadığı için oy verir. AKP Genel Başkanı Erdoğan salona girdiğinde ayağa kalkıyor olmakla onun seçmenine mesaj gönderilmiyor. AKP'li yöneticilerin açıklamaları var: "Bugün ayağa kalkarlar yarın alkışlarlar." CHP'nin çizgisinde bir değişiklik mi var sorusunu sorduruyor.
AYAĞA KALKMAYI PROTESTO EDEN BİR CHP'Lİ VEKİL: Özgür Bey dar bir kadroyla yürüyor Ekrem Bey'in istinaf süreci belirleyiciMeclis salonuna girmeyen bir CHP'li vekille konuştum.
Öfkeliydi ve şunları anlattı: "Bu grup bir Kemal Kılıçdaroğlu grubu değil. Bu grup, mevcut yönetimin bu işi götüremediğini düşünen grup. Özellikle normalleşme adı altında bu süreci sağlıklı bir şekilde götüremediklerini, dar bir ekiple çalıştığını düşünüyoruz. Ekibini genişletmek, grubun tamamını kucaklamak gibi bir düşünceleri olmadığını görüyoruz. Hatta milletvekillerini Erdoğan'ın önemsizleştirdiğini söylerken bugün gelinen noktada bizim genel merkezimiz milletvekillerini görmezden geliyor. Belediye başkanları bile daha önemli. Bundan rahatsızız.