Koronavirüste ikinci yılı geride bırakırken salgının mirası çok ağır oldu. Enerji, gıda ve emtia fiyatlarında korkunç artışlar yaşandı, neredeyse dünyanın her yerinde enflasyon tetiklendi. Dünya ekonomisinin kayıplarının 12.5 trilyon doları bulduğu tahmin ediliyor.Pandeminin birinci derecede ağır etkilerini sağlık alanında görüyoruz. Küresel düzeyde şu ana kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 6 milyonu aştı. Geride bıraktığımız 4 Mart, Dünya Obezite Günü'ydü. COVID ile âdeta katlanan tehlike düzeyi, bu konunun çok ciddi ele alınmasını gerektiriyor. Obezite, karmaşık ve çok faktörlü bir hastalık. Genetik sebepler, sosyolojik ve psikolojik unsurlar obezitenin üç temel etkenleri. Uzun soluklu tedbirlerle önünü kesmek mümkün. Bu konuda dünya çapında araştırmalar yapan, ilaçlar ve tedavi yöntemleri geliştiren Danimarka merkezli Novo Nordisk'in yöneticileri Elif İrte Alptekin ve Rabia Demet Özcan ile bir araya geldim ve büyümekte olan obezite sorunu hakkındaki son bilgileri not aldım. Özetle paylaşmak istiyorum: Tanımı: Obezite, vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan bir hastalık. Fazla kilo ve obezite tek başına kozmetik bir problem değil, bunun yanında birçok hastalığa sebebiyet veriyor. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30'un üzerinde olan bireyler obez kabul ediliyor. Tedavisi: Fazla kilo ve obezite, ilk aşamada diyet ve egzersizle, yoksa ilaçlarla veveya sonrasında bariatrik cerrahiyle tedavi ediliyor. Nedenleri: Obezitenin en önemli nedeni, hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme. RAKAMLAR NE DİYOR Dünyada 1.9 milyar fazla kilolu ve 850 milyon obez yetişkin bulunmakta. 2030'da dünyanın yüzde 11'i obez olacak. On yıl içinde 250 milyon çocuk obez hâle gelecek. Türkiye'deki durum: Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, yetişkin nüfusta Türkiye yüzde 32.1 prevelans ile Avrupa'da obezitenin en yüksek olduğu ülke. Obez yetişkin sayımız 20 milyondan fazla. Her 3 yetişkinden birisi bu kategoride. Ülkemizdeki her 4 çocuktan biri fazla kilolu. Yol açtığı sorunlar: Obezite, başta tip 2 diyabet