Hakkı Yalçın

Takvim

Büyük utanç!

BAHAR gelmiş dağlarıyla tanıdım memleketimi, denizleriyle, yere düşeni kaldıran insanlarıyla. Kitaplara öykülere yakışan onurlu hayatlarla. O zamanki ahde vefa binlerce defa kanıtlandı ama tarih kendini yenilerken yenilen insanları da gördüm. Şimdi katledilen değerleri görüyorum, sosyal medyadaki küfür kıyamet halleri, yüreklerde sönmüş kandilleri.

İnek ve sinek!

KLASİK müzik dinletilen ineklerden daha verimli süt alınıyormuş, o yüzden yatarken giymesi gerekeni sahnede giyen şehvetli kadınları, başı dumanlı müptelaları dinletip ineklerin raconunu bozmaya gerek yok. Müzikte kolay şöhretin ve enjekte edilen zehrin karşılığı da ineklerde yok ama pespaye kadınların toplumu inek gibi sağmalarının getirisi büyük.

Kanalizasyon!

MERAK ediyorum, davulun sesi uzaktan kimlere hoş geliyor şu sıralar Birileri kolay zenginliğin "zilzurna" halinden fırsat bulup da yakına gelmeyeceğine göre! Çocukluğumun geçtiği mahallede semt pazarını geziyorum hafta sonları, insanları izliyorum; elleri de boş avuçları da! "İnsanlarla neden bu kadar ilgilisin" diye soruyor eski arkadaşlarım. "En

Çorap söküğü!

ANALARIN babaların çığlıklarını dinliyorum, evlatları gibi gördükleri için; "Hakkı evladım yaz" diyorlar, "şu uyuşturucu meselesinin üzerine gitmekten vazgeçme!". Evlatlarını kurban vermişler ve her biri çaresiz, "yetkililere haykır" diyorlar, "duymuyorlarsa bir daha haykır!" Haykırmaya gerek duyulmayacak kadar bilinen ve görünen bir tehlikedir uy

Taşın kalbi!

YOLUMUN üzerindeki bir taşla yıllar önce muhabbet etmiştim de yeniden hatırlatmak gereğini duydum. "Taşa kalp çizerek" aşkını göstermek isteyenlerle, bir insana ah ederken "başına taş düşsün" diyenler arasındaki farka mahsuben! -Merhaba taş nasılsın -Sağ ol arkadaş iyiyim -Bakıyorum da kaç zamandır aynı yerdesin, "canın sıkılıyordur" diye düşünüyo

Hava akımı!

DÜNYADAKİ tüketim çılgınlığının geri dönüşümü felaket. İzlediğim belgeselde özellikle internet üzerinde yapılan alışverişlerle körüklenen tüketimin yan etkilerine baktım. İnsanlardan kullanmadıkları eşyaları geri dönüşüm bahanesiyle alan ünlü markaların o malları imha ederken denizleri bile çöplük olarak kullandıklarını gördüm. Zehir yığınları düny

Hey gidi dünya!

ULUSLARARASI Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarma kararına baktım. İki faşist diktatörün UCM'ye taraf herhangi bir ülkeye seyahati durumunda, o ülkenin yetkili makamlarınca tutuklanıp Lahey'deki İnsan Hakları Mahkemesi'ne teslim edilmesi gerekiyor. İsrail bu kararı tanıma

Öğretmenim!

CEBİMDE fotoğrafı dururdu da her ders arasında çıkartıp bakardım. Burgazada'da yatılı bir okul. Yaşım küçük acılarım büyük. Öğretmenlerin anne yerine geçtiğini öğrendiğim masum yıllar. Güzel insanların bol olduğu, çocukların sokaklarda bile güvence altında bulunduğu altın yıllar! Kırmızı renkli belediye otobüslerindeki küçüklerin büyüklere gösterdi

Yıllar sonra!

DELİLİKTE doktora yapmış bir kadındı, 70'li yaşlarda. Delikanlı yıllarımın geçtiği Merter Tozkoparan'da mahallenin orta yerinde bütün gün dolanır, kendi kendine kullandığı sihirli sözcüklerle bir akıl sergisinin içinden geçerdi sanki. "İnsanın en değerli gücü hayaldir, hayallerimle özgürlüğümü göndere çekiyorum" diye bir sözünü not ettiğimi hatırlı

Hiç kimse!

İHANET ediyoruz kendimize, doğruları inkar ediyor yalanların koynuna giriyoruz. Sokakta siyah bir kedi görsek yolumuzu değiştiriyoruz da kıyak bir yol bulunca koşa koşa gidiyoruz. Sigorta şirketlerini söğüşlemek için hastaların canını hiçe sayan hastanelerimiz var, susuyoruz. Hepimiz tehlikedeyiz, hepimiz tehlikeyiz. Ekmekler yalan söylerken hiçbir