Ekstremofiller... Bugünlerde İklim krizine çare arayan bilim dünyasının yeni umut kapısı. Yeryüzünün yaşam belirtisi bulmayı bekleyeceğiniz en son noktalarını düşünün. Yüzlerce santigrat derece sıcaklıkta bir volkanik alan, onlarca eksi derece soğukta bir kutup bölgesi. Aşırı basınçlı okyanus dibi, yoğun gazlı ya da yüksek radyasyonlu, hatta ultraviyole bir ortam. İşte buralarda bile yaşayabilen mikroorganizmalara ekstramofiller deniyor. Bilim insanları kendi aralarında onlara kısaca 'ekstra ekstra uç ortamları sevenler' diyor. Önce varlıklarından ilk kez geçen hafta haberdar olduğum ekstremofillerle nasıl tanıştığımı anlatayım. Sonra iklim kriziyle ilişkilerini. Yapı Kredi'nin 80. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiği Yeryüzü Halleri Sergisi'nin açılışında, sanatçı Büşra Tunç, bir yıl boyunca İstanbul'un çevresindeki organize sanayi bölgelerindeki tesislerde yaptığı gözlemler ve ortaya çıkan atıklardan yola çıkarak geliştirdiği eserini anlatırken, ekstremofillerden söz etti. Sanayi atıklarının oluşturduğu kimyasal, zehirli ve radyasyonlu ortamlara dikkat çekmek için eserine Yeni Ekstremofiller adını verdiğini söyledi. Böylece yeni tanıştığım bu türü biraz araştırdığımda gördüm ki mesele iklim kriziyle oldukça ilintili. Yeryüzünde yaşamanın giderek zorlaşmasının kaçınılmaz olduğundan hareketle bilim insanları epey bir süredir araştırmalarını ekstremofillerin yeteneklerini keşfetmeye ve bunun insanlara nasıl yardımcı olacağını anlamaya yöneltmiş durumda. Yakın gelecekte bu mikroskobik ama inanılmaz yetenekli varlıklar sürdürülebilirlikte büyük bir rol üstlenirlerse şaşırmamak gerek.
İlk göze çarpan araştırmalar tarıma yönelik. Aşırı sıcakların, kuraklığın ve sellerin neden olduğu iklim koşullarında bile tarımsal verimlilikte sürdürülebilir başarı gıda güvenliği için kilit konu ne de olsa. DNA araştırmalarının üst seviyelere taşınmasında öncü rolü olan ekstremofillerin kirlenmiş ekosistemleri temizlemede büyük katkıları olacağı düşünülüyor. Uzun vadede dünyanın çöp sorununa çare olacağını öngörenlerin sayısı da az değil. Petrol bazlı hammaddelerle üretilen plastiklere alternatif olacak çalışmalar şu anda belli bir seviyede. Bunun dışında biomadencilik ve metanın daha verimli değerlendirilmesi konusunda da araştırmalar yoğun. Ancak belki de en büyük katkıları tıp alanında olacak. Bağışıklık sistemini geliştirmeye yönelik çok sayıda araştırma söz konusu hatta küresel ısınma nedeniyle eriyen buzullarla birlikte sulara karışan antik