Türkiye'deki mevcut siyasî ve sosyal şartlar, ülkeyi derin bir krize saplayan mevcut istibdat yönetiminden kurtulmak için demokrasiye gönül veren güçlerin, "demokrasi cephesi" kurup ortak bir demokratik mücadele yürütmelerini zorunlu kılmaktadır.Yirminci asrın ortalarında Almanya, İtalya, İspanya'da olduğu gibi, ülkelerini ağır krizlere maruz bırakan tek kişi veya zümre hâkimiyetine dayanan istibdat yönetimlerine son verip, birinci sınıf bir demokrasiyi ülkelerinde tesis etmeyi başaran milletler azim, sebat ve kararlılıkla ortak demokrasi ve hürriyet mücadelesi vermişlerdir. Bu ülkeler, demokrasiye geçtikten sonra adalet, insan hak ve hürriyetlerini hayata geçirdikleri gibi ilim, sanat ve teknolojide ileri gitmişler, dünyanın medeniyet ve refah standardında üst seviyeye yükselmişlerdir. Türkiye'de istibdattan bizar, demokrasiye hasret olanlar "Demokrasi cephesi" oluşturup, barışçı yollarla demokrasinin ülkede tesisi için benzer mücadeleyi yapmaları gerekmektedir. Zira tecrübeler göstermiştir ki, bölük pörçük yapılan demokrasi mücadelesi, dikta rejimlerinden kurtulmaya yeterli olmamaktadır. Ülkemizde şimdiye kadar böyle bir cephe teşkil edilmediği için, DP gibi demokrat grupların ve kişilerin çalışmaları umulan sonucu vermemiştir. Az sayıdaki istibdat yanlıları bir araya gelip birbirlerine destek ve kuvvet vererek, değişik oyunlarla halkı aldatarak seçimleri kazanmışlar ve iktidara gelmişlerdir. Bunların kurdukları istibdada dayalı yönetimlerinin, yıllardan beri Türkiye'nin genç neslini, güç ve imkânlarını nasıl heder ettikleri günümüzde ayan beyan müşahede edilmektedir. Daha önce başa gelen Adnan Menderes ve Süleyman Demirel liderliğindeki Demok- rat idarelerde olduğu gibi, ülkemizde demokrasi hâkim olursa adalet, hukuk, hürriyetler, kanun hâkimiyeti, istişare ve meclis devrede olacak, hesap sorma mekanizması işleyecek, yanlış yapanlar hesap verecek, ülke kalkınıp refah seviyesi yükselecektir. Demokrasi cephesinde