Siyasî münakaşa ve iman hizmeti

Üstad Bediüzzaman Nur Talebelerini, bâkî elmaslar hükmünde olan iman hakikatlerine hizmet vazifesini eda ederken, zalim siyasetçilerin satranç oyunlarına bakmakla kudsî vazifelerine fütur vermemeleri ve fikirlerini onlarla bulaştırmamaları yönünde ikaz etmiştir.1

Cenab-ı Hak, bizlere nur ve nuranî vazifeyi vermiş, onlara karanlıklı oyunları vermiştir. Onlar, istiğna edip iman ve Kur'ân hakikatlerinin müzakere ve neşrinde bize yardım etmemekte, elimizdeki kudsî nurlara müşteri olmadıkları halde bizim onların karanlıklı siyasî oyunlarıyla meşgul olmaya tenezzül etmemiz hatadır.2

"Allah için sevmek, Allah için buğzdüşmanlık etmek" Rahmanî düsturu yerine, "Siyaset için sevmek, siyaset için buğz etmek" olan şeytanî prensiple hareket edenler, siyasî görüşlerini paylaşmayan melek gibi bir hakikat kardeşine düşmanlık, görüşlerine katılan şeytan gibi kişilere muhabbet ve taraftarlık göstererek, onun cinayetine manen ortak olmaktadırlar.3

Üstad, İkinci Dünya Savaşı üzerinden günler, hatta seneler geçmesine rağmen onunla ilgili haberleri merak edip sormamıştır. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda ömür sermeyesinin pek az, lüzumlu işlerin pek çok olduğunu, iç içe daireler gibi insanın kalp, mide, ceset, hane, şehir, vatan, küre-i arz, nev-i beşer ve dünya gibi dairelerde vazifesinin bulunduğunu beyan etmektedir. En küçük dairede en büyük, en geniş dairede en küçük vazifesinin olduğunu belirtmiştir.

En küçük dairedeki iman ve Kur'ân'a hizmet vazifesini ihmal edip en geniş dairedeki siyaset ve harp boğuşmalarını takip eden kimse değerli ömür sermayesini boş yerde harcamış olacağını, bazen kalben zalim bir tarafa meylederek onun zulümlerine ortak olacağını söyler.4

Bu zamanda siyaset ile meşguliyet, kalpleri ifsat eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalp ve istirahat-ı ruh isteyen adam siyaseti bırakmalıdır.5 Allahualem burada "siyaseti bırakmalı" ifadesinin bir anlamı, politize olmuş kişilerle bir araya gelindiğinde zaman israfına ve kalplerin kırılmasına yol açan isim vererek menfî siyasîlerin tartışma ve boğuşmalarını sohbet konusu yapmaktan kaçınmayı ifade eder.