İktidarımız söz konusuysa Gazze de bir yere kadar!

Gazze'de yaşananlar tarihin gördüğü en büyük facialardan biri. Dünyanın gözü önünde neredeyse bir yıldan bu yana kadınlar, çocuklar, yaşlılar başta olmak üzere sivil halk birer birer katlediliyor. İsrail'in vahşetini dünyaya duyurmak amacıyla burada bulunan gazeteciler ve halka yardım ulaştırmak isteyen aktivistler de kasıtlı şekilde hedef alınarak öldürülüyor.

Son olarak Ayşenur Eygi isimli -aynı zamanda ABD vatandaşı da olan- bir Türk kızı İsrail askerlerince öldürüldü. Üniversite eğitimini bu yıl bitiren Ayşenur daha lise yıllarında ABD'deki sosyalist hareket içinde yer almış, "Black lives matters" eylemlerine ve Trump karşıtı protestolara katılmış, soykırıma uğrayan Arakan Müslümanlarına yardım için Myanmar'a gitmiş vicdanlı bir genç kadın. 2003'te İsrail ordusuna ait zırhlı bir buldozerle ezilerek öldürülen Rachel Corrie gibi o da ISM (Uluslararası Dayanışma Hareketi) gönüllüsüydü.

Ayşenur Eygi'nin bir arkadaşı anlatıyor: "Bana oraya kadar gidip o insanlara yardımcı olmak istediğinden bahsediyordu. Ama bunu herkes söylüyor ve gerçekten yapacağını hiç düşünmemiştim."

Demek ki bu insanlar oturduğu yerden atıp tutup, sıra fiilen bir şey yapmaya geldiğinde ortadan kaybolan cinsten kişiler değil. Söylemi ile eylemi farklı farklı olmayan, halkımızın özü sözü bir dediği cinsten insanlar bunlar.

Bunlardan biri de Matt Nelson isimli Amerikalı aktivist. Bu adam önceki gün Boston'daki İsrail Konsolosluğunun önünde kendini yaktı. "Kendi ülkemin bu vahşete verdiği destekten dolayı utanç duyuyorum" diyerek kendisini ateşe veren üçüncü Amerikalı bu kişi.

Gazze'de olup bitenlere karşı toplum seçkinlerinde ve devletlerin yönetici kadrolarında o kadar büyük bir duyarsızlık var ki bazı insanlar ancak böylesi aşırı eylemlerle kendilerini ifade edebileceklerini düşünüyorlar herhalde.

Bu "aşırı" eylemler münferit trajik olaylar elbette. Gelgelelim ABD'de ve Avrupa ülkelerinde, hatta İsrail'de ilk günden beri Gazze'deki soykırımı protesto gösterileri aralıksız devam ediyor.

ABD, İngiltere, Almanya hükümetleri var güçleriyle İsrail'in katliamcı hükümetine her türlü desteği verirken, bu ülkelerdeki vicdan sahibi insanlar Gazze'deki vahşete karşı "ses çıkarmak" amacıyla her hafta sonunda meydanları, caddeleri dolduruyorlar.

Nitekim geçtiğimiz pazar günü de Batı dünyasının neredeyse her yerinde bir Gazze eylemi vardı. Melbourne'da, Dublin'de, Londra'da, New York'ta ve başka birçok şehirde her birine on binlerce kişinin katıldığı kitlesel gösteriler gerçekleşti, her hafta sonunda olduğu gibi bu hafta sonunda da.

En büyük kalabalıklardan biri de Tel Aviv başta olmak üzere İsrail şehirlerinde gerçekleşen barış yanlısı gösterilerde bir araya geldi. Al Jazeera'nın haberinde bu kalabalığın 750 bin kişiye ulaştığı belirtiliyordu.

Aynı saatlerde İstanbul'da ise "LGBT propagandası ve dayatmasına karşı" düzenlendiği açıklanan "Büyük Aile Buluşması ve Sessiz Yürüyüş" eylemine katılanlar ciddi bir yekun oluşturuyordu. Haber ajanslarına göre, kentte aralıklarla etkili olan sağanağa rağmen miting alanında büyük bir kalabalık toplanmıştı. Yaklaşık 400 sivil toplum kuruluşunun destek verdiği etkinlik için bir araya gelen kalabalık içinde akademisyen, sanatçı, sporcu ve yazarların da yer aldığı ifade ediliyordu.