İslam birliği zaferi hayal mi (4)

Rabbinin ayetleri ile nasihat edilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kimdir Gerçekten Biz suçlulardan intikam alıcıyız. (Secde:3222)

İslam birliği aslında hayal edilecek bir dava değildir. Çünkü bu dava Hazreti Âdem aleyhisselamdan Resûlullah Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kadar gelmiş ve ümmetlerle devam etmiş, soluğu kesilmeyen ilâhî davadır. Onun için bu dava hayalî değil kıvamında haktır ve yaşayan hakikattir. Medeniyetler üstü bir davadır. Böylesi mükemmel, böylesi medeniyetler üstü bir davayı, ehliyet ve liyakat sıkıntısı çekenlerin başaracağı düşünülemez. Hem de "Kem âlet ile kemâlat" olmaz.

Kendilerinde "Allah rızası şuuru" olanlar bütün beşerî ârızalardan silkinmek zorundadırlar. Yalnızca "Allah'ın dininde" buluşmalıdırlar. Aksi takdirde bu dava sosyal medyada "kes yapıştırıcıların," "hayırlı cumacıların," "kabuğu içinde monotonlaşmış kalmış tefrikacıların," "siyasî mülahazalarla itişip kakışanların," "çıkarı uğruna ehli olmadığı halde başkalarını iteleyip kakan dirsekçilerin," "bir mevki elde ettiğinde büyük küçük tanımayan, büyüklük psikozuna kapılanların ve inadına cahil görevlilerin" işi değildir. Gittikçe kaybolmaya mahkûm bir toplumu alâkasız ve rastgele pansumanlarla aydınlatmak ve doğal hayatına kavuşturmak mümkün değildir.

Bakınız, altı aylık bir bebeğe annesi ve babası cinsel istismarda bulunuyor. Ülkemizde annesi ve babası bilinmeyen çocuklar artıyor. Siz böyle bir durumda hangi hizmeti gerçekleştirebilirsiniz Buna paralel olarak analar ve babalar, gayri meşru yoldan kazandıkları çocukları tanımıyorlarsa ya da hiç görmedikleri haliyle toplum arasına dökerek, sayılarını artırıyorlarsa, biz nasıl vurdumduymaz kalabiliriz

Bu karmaşık ve çok tehlikeli olaylar karşısında biz, ancak Yaradan ve sonsuz kudreti ile her şeyi Yöneten Rabbimizin sistemine muhtacız. Bugüne kadar toplumu hep beşerî müdahalelerle bu hâle getirdiler. Karı koca arasındaki huzursuzluk zirve yaptı. Boşanma oranları yüzde seksenlere ulaştı. Rabbimizin sistemine güvenip ona bağlanmadıkça, beşerî debelenmelerin hiçbir faydası olmadığı gibi çöküşü daha da artırdığı apaçık bir vakıadır. Bu dağınıklık ve inançsız çırpınışlar birer fiyaskodur!

Bütün bunca harabeye rağmen duyarsız kalmak akla, vakıalara ve insanî değerlere aykırıdır. Ümmetin hatta tüm insanlığın felaketine etkin birer sebeptir. Bütün bunca zayiattan sonra