Süalp Tansan

Kandemir (Konduk) canımdır. Yaşayan en iyi dostumdur. Akciğer ameliyatı oldu. Çok şey paylaştığım, ekmek paylaştığım Kando'nun hastalığı beni yıktı. Ameliyat iyi geçti ama bizimkinin moral bozukluğu geçmedi. Sonunda Mustafa Alabora'nın evlatçığı Alper Saldıran bize, ameliyat sonrası tedavi için bir onkolog önerdi. Süalp Tansan. Bir gece geç vakit telefon ettim ve asistanı ertesi güne randevu verdi. Araya sıkıştırdılar bizi. Gittik. Leyla, Kando, ben. Süalp Bey tetkiklere baktı. Ameliyatı yapan meslektaşına telefon etti. Ve sonunda beni ağlatan sözü söyledi. "Sizin bir şeyiniz kalmamış, şekerinize, kalbinize dikkatli davranın yeter." Kandemir benden habersiz Süalp Bey'e borcumuzu sordu. "Bugüne kadar beni güldürdüklerinize sayın. Borcunuz yok" dedi doktor. Küçük yaşta annesi, babası onu "Devekuşu Kabare"ye götürürmüş. Kandemir'in çok oyununu izlemiş. İyi haber hepimize iyi geldi. Amerika uçağında, havada Perran'a (Kutman) verdim müjdeyi. Mustafa'ya, Sumru'ya yeğeni (harika oyuncu) Kayra'ya verdim. Yardımcım Erkan evine bıraktı onu. Süalp Bey'e bir teşekkür telefonu açtım. Amerika'daki kürsüsünü bırakıp buraya gelen bu doktora hayran kaldım. "Ülkeme hizmet etmek istiyorum" diyerek ABD'yi bırakan bu insana, toplum olarak teşekkür etmeliyiz. Sağ ol Süalp Hoca. İyi ki buradasın.

CEZA

Yaşayan varlıklar arasında en bahtsızlarından biri insandır. Çünkü öleceğini bilir. Tabiattaki canlılar, ağaçlar, çiçekler, otlar, hayvanlar bunu bilmezler. Sadece insanoğluna verilmiş bir cezadır bu. Doğdun, yaşayacaksın ve bir gün öleceksin. Mesela bir kedinin böyle bir sıkıntısı yoktur. Bir karanfilin de. İnsanın vardır. Belki biz salt bu nedenle üretiyoruz. Nasıl olsa bir gün öleceğiz düşüncesi bizi bir şeyler üretmeye iteliyor olabilir. En önemlisi de karnımızı doyurmak için olabilir. Hayvanların böyle bir derdi pek olmaz. Birileri onları nasıl olsa doyurur. Yaban hayatında ise doğanın işleyişi doğrultusunda onlar karınlarını doyuracak şeyleri avlarlar. İnsanoğlunun öleceğini bilmesi iyi mi, kötü mü Size bir soru açtım. Düşünün.

SABİLE

Cumhurbaşkanı ortağına demiş ki: "Bana bir kere de hayır de de iki kişi olduğumuzu anlayayım." Bu aslında Sokrates'in birine söylediği sözdür. O biri denen kişinin Sokrates'ten çıkarı varmış ve ne dese evet efendim diyormuş. Sokrates sinirlenmiş ve adama bu sözü söylemiş. Ama tabii Sokrates. Söyler. Bizimki söylemez. İkisi arasındaki ilişki çok açık ve net. Tek başına AKP iktidar olamaz. MHP ise zaten yok gibi bir şey. O nedenle birbirlerine çok ihtiyaçları var. Altında başka şeyler aramaya gerek yok bence. Aralarındaki koalisyon seçime kadar dağılamaz. Dağılırsa erken seçim olur. Erken seçim olursa ikisi de gider. Bunu bizden daha iyi biliyorlar. İkisi de eski politikacı. Ayrılmazlar. Anılarındaki şarkı belli: Yollar ayrılsa bile, yıllar ayrılsa bile biz ayrılamayız, biz ayrılamayız. Anlayacağınız durum: "Sabile."

KAKAFONİ

"Benimle dans etmek istiyorsan ayağıma basmayacaksın." Ne uğraşıyorsun mizahla, mizahçılarla kardeşim. Senin çapın belli. Nerede duracağını bilsen sorun yok. Burada önemli olan sen veya ben değiliz. Bu ülkenin içine sokulduğu durum. Çapsız politikacılar işte. Bir orkestra düşün. Senfoni orkestrası. Şef