Kemal Bey'in yamalı bohçası genişledikçe, CHP'nin kapısında vekil olmak için hizaya giren partilerin söylemleri de giderek gülünç hale geliyor. 1970'ten bu yana kurduğu dört parti de CHP'nin sayesinde kapatılan Saadet Partisi'ne göre adayları Kılıçdaroğlu artık bir mücahit. Öyle ki Karamollaoğlu büyük bir heyecanla CHP liderini milli görüşün cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ederken, partisinin kapısında biriken kalabalığın "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganına dahi tempo tutmaktan erinmedi. Oysa Milli Nizam'dan Fazilet'e kadar tüm partileri kapatılırken darbeciler ve emirleriyle hareket eden yargı düzeniyle, fonladıkları medya bu nakaratı büyük bir hınçla tekrarlıyorlardı. Celladına aşık olmakla dahi izah edilemeyecek patolojik bir durum bu. Aslında iddia ettikleri gibi farklı renklerin buluşmasına değil, tarihsel nefretini bırakın dimağından, dilinden dahi temizlemeyen kapkara bir zihniyetin tehditlerini sürdürdüğüne şahit olduk. Saadetçiler "bizimle hizalanmazsan geçmişte yaptıklarımızı hatırlatırız" şeklindeki açık mesajı alabildiler mi Sanmıyorum. Onlar Kemal Bey'in yaptığı büyük cihadı ballandırarak anlatmakla meşgul şu sıralar. Öyle ya, tarihin gördüğü en çirkin yasağa, başörtüsü düşmanlığına karşı mücadele veren; Ayasofya'nın üzerindeki zillet örtüsünü kaldıran; Kur'an kurslarına ortaçağ karanlığı diyen zihniyete savaş açan Kılıçdaroğlu değil mi Haliyle mücahit adına en layık olan da o. Türk milliyetçiliğinin karargahı MHP'yi "ülkücü ideallerden uzaklaşmakla" itham edip bölen İyi Parti'deki durum ise çok daha vahim. 6'lı masanın açıkladığı mutabakat metninin HDP'nin verdiği ödev sayesinde şekillendiği gerçeği henüz büyük bir lokma gibi kursağa takılıp dururken, Akşener'in "HDP masaya gelemez" sözü daha havadayken, sevgili Mithat Hocası "Biz CHP lideriyle değil, İyi Parti'nin de adayı olan Kemal Bey ile görüşeceğiz" sözü bir ok gibi saplanıp durdu. HDP'ye kaç bakanlık verileceği tartışması bu saatten sonra boş bir iştir. HDP'nin talep ettiği her şey 6'lı masanın mutabakat