Önce, mevzu ile son zamanlarda olanlardan akla gelen bazı hususlara temas edelim.
Devlet Bahçeli'nin yönettiği MHP 2014 mahalli seçimlerinde CHP ile ittifak yapmış, AK Partinin elindeki bazı belediye başkanlarının elden çıkmasına sebep olmuştur.
Şimdi ise Cumhur İttifakının ikinci büyük partisidir.
Hangi basiret ve ferasetle önce CHP ile işbirliği yapmıştır. Sonra da Cumhur İttifakına katılmıştır. Tarih birbirine taban tabana zıt bu uygulamaları elbette yazacaktır.
Önümüzdeki 2024 mahalli seçimlerinde Cumhur İttifakı olarak MHP'ye bazı Belediye başkanlıklarının bırakıldığı kamuoyuna açıklanmıştır. Zaten MHP'nin alabileceği yerler de vardı.
Fatih Erbakan bu hususta AK Partinin YRP'ye adil davranmadığını söyleyerek Cumhur İttifakına katılmayacaklarını ifade etti.
Türkiye'de bayındırlık, sağlık, ulaşım, icad çalışmaları gibi alanlarda büyük ilerlemeler oldu.
Ancak ekonomik yönden aynı iyimserliği söylemek zor.
Bir tarafta geçim sıkıntısı içinde emekliler başta olmak üzere milyonlarca halk kitleleri vardır. Düşük ücretlerle geçinmeye çalışan büyük bir kesim bulunmaktadır.
Diğer tarafta vahşi kapitalistler kene gibi milletin kanını iliğini emmektedirler. AK Partinin dolduramadığı boşluklardan hareketle köşe üstüne köşe dönmektedir. İşin dikkat çekici tarafı bu kişilerin bir kısmı Hz. Ömer (r.a.)in iki mumundan bahsederek çalışmalara girmişlerdir.
Eğitim ve kültür alanında ise başarılı olamadıklarını Cumhurbaşkanı bizzat kendisi söylüyor.
Geçmişte Milli Eğitim bakanlarından Tevfik İleri, Vehbi Dinçerler, Hasan Celal Güzel gibi şahsiyetler devrim denilebilecek değişiklikler, uygulamalar yapmışlardır. AK Partili Milli Eğitim Bakanlarının hiç birinde böyle uygulamalar görülmedi. Hiçbiri çocukların ve gençlerin sürüklendiği bataklığın korkunçluğunu düşünmedi. O sancıyı içinde duymadı.
Akıllı tahta, teknik araçlarla iş bitmiyor. Bataklık yoluna düşmüş çocukların ve gençlerin iyi yöne yönlendirilmesi için ülkesel projeler yapmak mecburiyeti vardır. Teknolojiyi bu alanda bizim kullanmamız gerekmektedir. Ama ne yazık ki bunlar olmamaktadır. Hâlbuki idari mercilerde bulunanların sadece bir kısmı dava sancısı çekse bunların halledilmemesi için bir sebep yoktur.
Bu durum karşısında AK Parti içindeki Milli Görüş kökenli seçmen gözlerini ovuşturmaya başladı. Dolayısıyla da YRP'ye karşı alaka arttı. 2023 yılındaki genel seçimde 2.8 civarında oy aldı YRP.
Bu oy tedrici olarak artıyordu.
Ancak YRP'deki bazı son davranışlar adeta seçmeni frene bastırdı.
Temel Karamollaoğlu'nun başında bulunduğu SP'nin 2019 yılı mahalli seçimlerinde İstanbul adayı Necdet Gökçınar'dı. Necati Gökçınar gibi muhterem bir büyüğümüzün oğluydu. Seçime girerek oyları böldü. CHP'nin kazanmasına sebep oldu. Böylece Ekrem İmamoğlu'nun aile yapısının bozulması, LGBT başta olmak üzere girdiği bütün günahlara Temel Karamollaoğlu ile birlikte ortak oldular.
Şu safhada YRP acı da olsa bazı zor kararlar almak zorundadır. İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayını çekmek durumundadır.
Hele göçmen düşmanlığı yapan Fatih belediye başkan adayını istifa ettirilmesi zaten gerekmektedir. Bu kafa yapısında olanların aday olmasını Milli Görüş kökenlilerin, hele hele rahmetli Erbakan Hocamızın dosdoğru caddesinden gelenlerin aklı, havsalası almaz.
Eğer İstanbul seçimini CHP kazanırsa YRP bu vebalin altından dünyada da ahirette de kalkamaz.
Necdet Gökçınar ve Temel Karamollaoğlu'nun destekledikleri İmamoğlu'nun benimsediği LGBT'nin ne manaya geldiği üzerinde durmak istememişlerdir. İmamoğlu'nun kazanması için adeta taş döşeyen YRP ise bunun üzerinde durmak zorundadır. Yoksa Necdet Gökçınar ve Temel Karamollaoğlu'nun durumuna düşerler.