Bu yazıyı, FETÖ'yle iş birliği yaparak TSK'nın ve devletin köklü kurumlarının budanmasında büyük emeği geçen liberallere, "yetmez ama evet"çilere ve göçmen politikasını savunan "Soros Fonu"a ithaf ediyorum Türkiye, 6 Şubat 2023'te sabaha karşı 7,7, diğeri öğle saatlerinde 7,6 büyüklüğünde, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli iki ayrı depremle uyandı. Bazı uzmanlara göre, 60-100 Hiroşima Atom Bombası gücündeki bu iki deprem, büyük bir yıkıma neden oldu. 10 il ve yaklaşık 13,5 milyon insan etkilendi. Devlet, milletin organize olmuş şeklidir. Siyasi iktidar yani Hükümet, devleti çalıştıran organdır. Hükümet, devletin tüm Millî Güç unsurlarının etkili, koordineli bir şekilde çalıştırılmasını sağlar. Bir yangına, depreme karşı zamanında, yerinde ve etkili, tedbir almak devleti çalıştıran hükümetin görevi ve sorumluluğudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti köklüdür. Kimin, ne zaman, nerede, nasıl, ne yapacağı görev yönergelerinde, yasalarda açıkça ve ayrıntılı biçimde belirtilmiştir. Normalde, siyasi iktidar, devletin düzenli bir şekilde işleyişi için liyakat esasına dayalı atamalar yapar. Türkiye bir deprem ülkesi, her yıl çok sayıda orman yangınının olduğu bir coğrafya. Mesela, Afetlere Müdahale Genel Müdürü'nün böyle bir coğrafyada, afetlere müdahale konusunda uzmanlık düzeyinde bir eğitim geçmişinin olması gerekir. Eğitimi, kariyeri ve deneyimi İlahiyat olan birinin AFAD Genel müdürü değil, İlahiyat alanında görevlendirilmesi verim ve liyakat açısından çok daha uygun olurdu. Kalp operasyonu için bir veterinere giden hasta yoktur mesela. Millet, depremde millî birlik ve beraberlik ruhuyla kısa sürede organize oldu. İlk saatten itibaren organize olması ve müdahale etmesi gereken devlet kurumları ise, ilk anda sahada yoktu. Kurumların koordinasyonundaki sorunlar beşinci günde bile giderilemedi. Soru şu: Kurumlar yetkilerini mi kullanamadı yoksa görevlerini mi yerine getiremedi Hem Marmaris yangını (2022) hem de bu deprem, devletin işleyişinde liyakat sisteminin ne denli önemli olduğunu adeta haykırdı. Osmanlı Devleti neden dağıldı Koçi Bey Risalesi'ni okuyun. Adam kayırmacılık, yozlaşma ve liyakat sisteminin çökmesi 600 yıllık Osmanlı Devleti'nin dağılmasına neden oldu. Bu deprem, devleti tüm kurumlarıyla uyumlu bir şekilde yönetmekten sorumlu sistemin, zamanında ve yerinde müdahale edemediğini gösterdi. Kurumların başındaki ve kritik noktalardaki kişilerin liyakat yerine biatı temel alan bir yaklaşımla görevlendirilmelerinin acı sonuçları ortaya çıktı. Geçmişte de ideal bir işleyiş yoktu. Ama bu kadar gecikme de olmadı. Oy uğruna yapılan imar affının, yıkıma neden olduğu ve depremde kayıpları artırdığı görüldü. TSK'nın ilk saatlerde müdahalesini sağlayan EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) Planı'nın 2010 yılında kaldırılması, Arama-Kurtarma faaliyetini ve bölgenin güvenliğinin sağlanmasını geciktirmiştir. DAFYAR (Doğal Afet Yardım) Planı vardı. Planlarda; kim, ne zaman, nerede, nasıl, ne yapacak sorularının cevabını içerecek şekilde tüm ayrıntılar belliydi. "17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depremi saat 3.02'de oldu. TSK, üç saat sonra saat 6.00'da beş merkez oluşturdu. Saat 8.00'den itibaren TSK'ya bağlı 37 helikopter sahada çalışmaya başladı. Ankara Mevki Hastanesi sağlık ekibi ve malzemeleri bu helikopterlerle deprem bölgelerine gönderildi.18 Ağustos 1999 sabahı olduğunda 2 bin yaralı tahliye edildi. İki seyyar cerrahi hastane, iki sahra hizmet bölüğü deprem bölgesine gönderildi. İş makinesi ihtiyacı için dört İstihkam Savaş Bölüğü bölgeye görevlendirildi. Dört seyyar fırın, dört seyyar mutfak, 22 su tankeri, yedi jeneratör, köpek timi, kan, serum ve diğer ihtiyaç malzemeleri deprem bölgesine o gün gönderildi. Depremin ilk günü özel telefon hatları yoktu. TSK, saat 13.00'te bölgeye uydu cep telefonu ve iki uydu yer terminali gönderdi."(1) Yaşadığımız 6 Şubat 2023 depreminde en büyük sorun, "Amfibi gücümüzün Foça'daki unsurlarının İskenderun Körfezi'ne intikali 24 saatten daha erken olabilirdi. 2 Tank Çıkarma Gemimiz (LST- TCG Bayraktar ve TCG Sancaktar) depremden 70 saat sonra İskenderun'a varabilmiştir. İskenderun'a 80 mil yani 7 saat mesafede bulunan Mersin'deki TCG İskenderun personel nakliye gemimiz deprem olduktan 18 saat sonra İskenderun'a gelmiştir."(2) Yine, 6 Şubat 2023'te olan ve 10 ili etkileyen bu büyük felakette, İspanya'nın gönderdiği geminin Türk çıkarma gemilerinden beş saat önde İskenderun'a ulaştığı belirtiliyor: "Foça'da (İzmir) bulunan çıkarma gemilerimiz, Sancaktar ve Bayraktar ile deniz piyade birlikleri çok faydalı unsurlar. İspanya çıkarma gemisi gönderdi ama 20 saat sonra. Önceki gece gelebildi. İspanyol görev grubu, bizim çıkarma gemilerimizden beş saat önce İskenderun'a ulaştı. Böyle bir gecikme olabilir mi Böyle bir inisiyatifsizlik olabilir mi En azından Deniz Piyade birlikleri İskenderun'a gönderilebilirdi."(3) Dünyada Asker hastanesi bulunmayan ordu yoktur. Savaş tarihinde de örneği olmayan bir uygulamadır bu. Ordu, deprem gibi afetlerde ve savaşta sahra hastanelerini en kısa sürede kurar ve işletir. Asker hastanelerinin kaldırılması, TSK'nın sahra hastanesi kurma yeteneğinin budanması, yaralılara müdahaleyi ve canlarını kaybedenlerin tahliyesini geciktirmiştir. Bunun Türkiye'ye maliyeti yüksek olmuştur. Savaşta, bu maliyetin ve zararın büyüklüğünü öngörmek için uzman olmaya gerek yok. Yardıma gelen İsrail gibi ülkeler sahra hastanesini kurdular. Savaşta hangi ülkeler, sahra hastanemizi kuracaklar En önemlisi, 1999 Marmara depreminden bugüne 24 yıl geçmesine rağmen devletin hiç ders almadığı ortaya çıktı. Adam kayırma, liyakat sisteminin çökmesi, ranta dayalı imar ve betonlaşma sevdası yıkımın etkilerini felakete çevirdi. Kutuplaştırma, liyakat yerine biat, gerçek yerine algı yönetimi, düşman üretme ve hayal satma başarısı yıkılan sütunların altında kaldı. Ama, büyük felaketi de yaşattı. Japonya'da 9 Richter ölçeğinde deprem yaşanır, ancak can ve mal kaybı ya çok az sayıda ya da yok. Geçmişte 9,5'lik büyüklükte depremi yaşayan Şili'de, artık 8'in üzerindeki depremlerde büyük yıkım olmuyor. Çünkü, atlarını sağlam bir ağaca bağlıyorlar sonra Allah'a