Ekonomi basınında 30 yılı geride bıraktım.
Şu son 5 yılda yaşadıklarımı ve gördüklerimi, 15 yıl önce hayal bile edemezdim.
Söyleselerdi inanmazdım.
Beni şaşırtan, "yok artık" denilen şeylerden biri de basında çıkan banka haberleri.
Bankalar Kanunu'nun 158. maddesi, bankaların itibarını koruyor. Onların şan, şöhret ve sermayelerine zarar verecek haber ve söylentilere ceza hükmediyor.
Nitekim daha 5-6 yıl öncesine kadar birçok gazeteci, bankalarla ilgili haberlerinden dolayı hâkim karşısına çıktı.
Ben de bu yasayı çok eleştirdim. Ancak o dönem öyle hâkimler vardı ki, onlara çok güvenirdik.
Bankalar da gazeteciler de hâkime, dahası yargıya güvenirdi.
Hâkim karşısına çıkar, aslanlar gibi kendimizi savunurduk.
Mesela, ben de bu yasadan dolayı yargılanan gazetecilerdenim.
Şu an YouTube dünyasının popüler ekonomisti (o zaman da uzun saçlıydı), bir bankanın yatırım şirketine "mal kitlemişti."
Mal kitleme, borsacı tabiridir. Yani, aşağıdan aldığı hisse senedini başka bir kurumdan bu kuruma satıp, parasını ödemeden kaçmak anlamına gelir.
Bu durumu haber yapmıştım.
Banka, bana itibarının zedelendiği gerekçesiyle dava açtı.
Dev banka, her duruşmaya 5-6 avukatıyla gelirken, ben tek başıma gidip kendimi savundum.
Avukat bile tutmadım çünkü mahkemeye ve hâkime bağımsız ve adil olduklarına inandığım için kendim savunmamı yaptım.
Davayı ben kazandım; dev banka davayı kaybetti.
İşte o günler böyleydi.
Oysa bugüne baktığınızda, 10 dolara internet sitesi kuran bir kişi, trafik alıp Google reklamlarından 200-300 lira kazanmak için bankaları vuruyor. Her türlü iftira ve yalan haberi yapıyor.