17 bin 2 lira olan asgari ücretin Ocak ayından geçerli olmak üzere artırılması için işçi-işveren-hükümet temsilcileri üçüncü toplantıya girdiğinde ortada işçi kesiminin açıklayacağı bir rakam yoktu. Teklifin işverenler tarafından yapılmasından sonra işçi kesimi rakam vermeyi planlıyordu. Nitekim toplantı öncesinde Türk-İş Başkanlar Kurulu'nda da bu yönde karar alınmıştı.
İşçi kesimini Türk-İş Genel Başkan Vekili Ramazan Ağar temsil ediyor, komisyonun üyeleri ise asgari ücretle çalışan dört işçi. Onlar 17 bin lirayla nasıl geçindiklerini anlatırken, işverenler sessizce dinliyor, başlarıyla söylenenleri "Haklısınız" diye onaylıyordu. Hele işverenin yemek, yol parası vermediğini öğrenince hayretlerini gizleyemiyorlar.
Asgari ücret komisyonunun asgari ücretle çalışan üyesi Sezer Özseven, 29 bin 583 lirayı nasıl bulduklarını Saygı Öztürk'e hesaplar yaparak anlattı.
MUTLU EDECEK ÜCRET
Üçüncü toplantı başladığında, yine Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu'nun (TİSK) rakam açıklaması istendi. TİSK Genel sekreteri Akansel Koç, "Biz bu zamana kadar hiç ücret açıklayan taraf olmadık. Bundan sonra yapmayı düşünmüyoruz" dedi. Koç, Çalışma Bakanlığı temsilcilerine de önemli bir mesaj verdi: "Kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 20 civarında. Bu, hem devlete, hem işverenlerin zararına." Koç, işverene yapılan asgari ücret desteğinin de artırılması gerektiğini belirtti.
Çalışma Bakanlığı temsilcileri işverene değil, işçi temsilcilerine rakam önermelerini istedi. Ancak, Türk-İş Başkanlar Kurulu'nda alınan karar uyarınca, teklifin işverenlerden gelmesi beklenecekti. Perşembe günü asgari ücret tespit komisyonu toplantısının, öncekilere göre daha uzun sürdüğü televizyonlarda anlatıldı. Oysa, Bakan Vedat Işıkhan, üyelerle birlikte yemek yedi. Yani, uzamasının nedeni yemekten kaynaklandı. Çalışma Bakanı, yemekte, "Bizim görevimiz işçiyi de, işvereni de korumaktır. İki tarafın da mutlu olacağı bir sonuca varıp üçlü imza atmaktır" dedi. Hem işçi, hem işverenler bu sözlerden memnun oldu.
DİNLEYİP HAK VERDİLER AMA...
Yemekten sonra yapılan toplantıda, Çalışma Genel Müdürü de, asgari ücretli işçi temsilcilerine önermek istedikleri rakamı sordu. Söz alan dört işçi de "Biz değil, rakamı işveren açıklasın" dedi. İşveren temsilcileri ihracattan, ekonomi değerlendirmelerden söz etti. Ama ücret artışına ilişkin en küçük ip ucu bile vermedi.
17 bin lira maaş alan Selma Sayın, bir işyerinde yemek ve temizlik işlerini yapıyor. İşyerine iki vasıta değiştirerek ulaşıyor. Maaşının iki bin lirasını yol için harcıyor. 8 yıldır asgari ücretle çalışıyor. Karayolları işçisi Durmuş Öztürk, işyerinde kendilerine yemek verilmediğini, 10 yıldır asgari ücretle çalıştığını dile getirdi. Kuaförde çalışan Nihan Koçak, Sincan'da oturuyor, Çayyolu'na gidip geliyor. Tek çocuğu var. Bir ulusal televizyonun Haber Müdürü olan Sezer Özseven de 17 bin 2 lira ile geçinmenin zorluklarını anlattı. "Borçla yaşadıklarını" hepsi dile getirdi. Doğrusu, işveren ve hükümet temsilcileri işçileri dinlerken, "Haklısınız, doğrusunuz" dercesine başlarını salladı. Hayretle "Cık..cıkk" diyen de oldu.
Toplantı, iki tarafın da "Hayır biz değil, siz rakam açıklayın" sözleriyle son buldu. Ramazan Ağar ve dört işçi, Türk-İş'e gitti. Federasyon genel başkanları toplantı sonucunu bekliyor, işveren kesiminin bir rakam verdiğini düşünüyordu.
RAKAMI BİZE SÖYLEMEYİN
Türk-İş'te yapılan değerlendirmede, rakamın daha fazla geciktirilmeden açıklanması görüşü ağır bastı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Rakamı kimseye söylemeyin. Oturun odada hesabınızı-kitabınızı yapın. Önereceğiniz rakamı yazın, o tutanağı imzalayıp, zarfı kapatın, üstünü imzalayın, bana getirin" dedi.