Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılından; tarihten günümüze dersler

Geçtiğimiz haftalardan başlamış olarak her iki ülkede düzenlenmiş etkinlikler devam ederken ülkemizde çoğunluğumuzun yaşamlarımızdaki ortak çarpıcı sonuçlarının çok da algılamasında olamadığımız benzerlikler, acılar, paylaşımlar üzerinden ilgilerini çekebilmeyi diledik. Tarihten günümüze dönük dersler de çıkarabilmeye yönelik söyleşi konuğumuz Prof. Ayşe Selçuk Esenbel. YouTube, "Üç Kuşaktan Tanıklıklar"da, paylaştığı gözlemler, araştırmaların, bilimsel çalışmaların sonuçları ile her iki ülkenin yanında, uluslararası, başka ülkelerin araştırma kurumlarınca da ödüllendirilmiş.

Japonya'da, Türkiye'de, Amerika'da, Almanya'da paylaşılmış pek çok ortak etkinliğin de düzenlenmesinde öncülüğü var. Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi, Konfüçyus Enstitüsü gibi birden çok örgütlülüğün de kurucusu. 2013 Humbold Vakfı bir örnek, birçok araştırma ödülünün sahibi, tarihçiakademisyen. Babası Melih Rauf Esenbel'in Japonya Büyükelçisi olması ile başlayan Japoncayı öğrenme, Japonya'yı, tarihi tanıma çalışmaları, yine babasının Amerikan büyükelçisi olması ile Amerika'ya, eğitiminde ise Japonya tarihi üzerinden oradaki gelişmeleri, araştırmalara da ulaşmayı getirmiş.

Söyleşisinde kalın çizgilerle hiç ayrımına varamadığımız, Japonya ile Türkiye arasındaki ortak önce Osmanlı da içinde olmak üzere imparatorluklarla başlayan ortak bağların, ortak travmaları üzerinde de duruyor. Doğruları, yanlışları ile savaşlar üzerinden yaşanmış kanlı geçmişler üzerinden, her iki ülkenin insanları üzerinde yaratılmış kayıpların ötesinde derin yaralar açılan ortak travmaların etkisinin altını çiziyor. Suçlanan, cezalandırılan ülkelerin vatandaşları olarak kayıplarını, acılarını yaşamak...

İstanbul'a taşıdığı Japon bilim insanlarının katıldıkları etkinlikte, her iki ülkenin kadınlarının nasıl da en çok ezilenler saflarında kaldıklarının bilimsel sonuçlarına tanıklık ettiğimizi anımsıyorum. İki imparatorluğun geçmişin suçları ile geleceklerine dönük olarak ağır travmalar yaşamalarının ötesinde, kırılmış onurlarının yaralarını kapama çırpınışlarında yürünen zorlu yollarda, bizde Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nın yaratılması ile Japonların canları yana yana onurlu direniş, çıkış, yaşam yolları açmaları arasındaki zor koşullar arasında bile bağlar olduğu gerçeğinin altını çiziyor.

Açlıkta, yoksullukta, yoksunlukta en ağır bedelleri ödeyenlerin en altta kalanlar, yoksullar, çocuklar, kadınlar olmasının travmaları sonrasında, ne kadar zorlu uzun yılların yaşanmak zorunda kalınmasının örneklerini veriyor. Tarihen ikili ilk sıcak yakınlaşma örneklerinden biri olarak, Ertuğrul Fırkateyni'ni anımsatıyor. İran'da esir kalmış Japonların kurtarılmasında Türkiye'nin devreye girmesi, ağırlığını koyması ile Türk-Japon ilişkilerinin uzun soluklu, sakin bir dayanışma içinde gelişmesinden örneklerin altını çiziyor.