Ankara selle boğuşurken sayın başkan Mansur Yavaş Eskişehir'deydi. Ne büyük hataydı! Hataydı çünkü sıkıntı yaşanabileceği günler öncesinden belliydi. Meteoroloji uyarmıştı. Felaket 'geliyorum' demişti. Korkulan oldu, yoğun yağış sel getirdi. Ankara da Ankaralılar da perişan oldu. Bir kişi öldü. Uzatmayalım, olanı biteni herkes gördü. Sonra sayın başkan lütfedip Eskişehir'den döndü. Sahaya inmek yerine makamından 'bildiri' okumayı tercih etti. Hatta sosyal medyada bu yüzden alay konusu oldu. Kendisinden çok iyi hava durumu spikeri olabileceği söylendi. Söylenir! Sonra bir fotoğraf düştü gündeme. Süleyman Soylu ile Mansur Yavaş'ın fotoğrafı. Yer Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlık makamı. Bir yanda Soylu oturuyor diğer yanda Yavaş. Sanırsınız ki belediye başkanı olan Soylu. Zira ayağında çizmeler, sırılsıklam olmuş pantolonuyla görünüyor. Mansur Bey'e gelince. 'Keşke benim olsa' diyeceğiniz türden çok şık ve pahalı bir ceket giymiş. Ayakkabılarına da bakıp saçınızı tarayabilirsiniz; o derece yani. Şimdi biz gelelim asıl meseleye. Hal böyle ilken Mansur Yavaş tayfası panik ve telaşla sağa sola saldırmaya başladı. Aynı hatayı İstanbul Belediye Başkanı ve tayfası da yapmıştı. Sonuç ortada. Mansur Bey maalesef İmamoğlu'nu bitiren hataları görememiş. Hem görememiş hem de kendisi o yola girmiş. Yazık! Metrekareye şu kadar yağış düşmüş, şu kadar saat yağmış öyle olmuş böyle olmuş... Bahane çok lakin Mansur Bey emin olsun ki hiç ehemmiyeti yok. 'Şu kadar yıl Melih Gökçek yönetti' deyip işin içinden çıkamazsınız. Sair zamanda dilediğiniz kadar Melih Gökçek'i eleştirebilirsiniz lakin bugün olmaz. Öyle ya Ankara'yı siz yönetiyorsunuz. Uyarılar sonrası ne tedbir aldınız kamuoyuna gösterebiliyor musunuz Hayır! Rögarlar temizlendi mi Hayır! Seçilmeden önce 'hiçbir bahaneye sığınmayacağım' diye söz verdiniz. Demem o ki bahaneniz olamaz. Mansur Bey! Ankara selle boğuşurken Ankaralılar da sizi canla başla çalışırken görseydi