"Babam dayımın beni gammazlamasından yola çıkarak harçlık göndermeyi bırakmıştı..."
Kendimi övmeyeceğim verdiğim eğitim örneğinde. Çünkü yanlışlıklara değineceğim. İlkokulda ilk üç yıl başarılı bir öğretmenin başka yere tayini ile tembel bir öğretmene rastladım. Onunla da kalmayıp başka okula girmek için kurs açan öğretmenimizi tercih etti ailemiz. Şehirde kalacak yer olarak akrabamızın yanına yerleştirildim. Orada değil kendimi, kitaplarımı bile sığdıracak yer yoktu. Kaldı ki ders çalışma ortamı hiç yoktu. Böyle bir ortamda bildiklerimi de unuttum.Değişik meşguliyetlerden üç yıl sonra ortaokulum çok başarılı geçti. Final sınavında en dersleri ve yabancı dil notlarımda okul birincisi olmuştum. Bu hızla ailemi de yanımda görmüş İstanbul Kabataş Erkek Lisesine başlamaya hazırlanıyorken Türkçeden takıldım.O zamanlar öğretmenin astığı astık kestiği kestik idi. Çaresiz boş bir yıl yaşamamak için bazı arkadaşlarıma takılıp yakın bir ilde başka bir okula kayıt yaptırdım.Okula başladığımda gördüm ki zevkle başarılı öğrenip başarılı olduğum fen dersleri ve yabancı dil dersleri yoktu. Burada bir defa daha yıkıldım.Yine orada matematik dersinde başarılı idim. Öyle ki yazılıda müdür muavini soruları yazdırdıktan sonra sandalye çeker yanıma oturur ben cevapları on dakikada yazardım. Masamda notumu yazar kâğıdı alır giderdi. Sırrı Beyin bu jesti bile beni okula ısındıramamıştı. Burada oturduğum evin şehrin en altında okulun da en üstünde olmasının da rolü vardı. Muavin Bey bu aksaklığı halletmek üzere babamı yanına çağırdı mektup yazarak. Babam gelmediği gibi mektuba da cevap yazmadığını övünçle(!) anlatmıştı sonradan.