Warning: session_start(): open(/tmp/sess_e47q387l2oroupqrgi3vtcqmt1, O_RDWR) failed: Disk quota exceeded (122) in /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php on line 10

Warning: session_start(): Cannot send session cache limiter - headers already sent (output started at /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php:10) in /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php on line 10

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php:10) in /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php on line 79

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php:10) in /home/koseyazarioku/public_html/maincore.php on line 239
Yusuf Kaplan - Pasif nihilizm ve mankurtlaşma zaferi! - 09.09.2024 : koseyazarioku.com

Pasif nihilizm ve mankurtlaşma zaferi!

Müslümanlar olarak tarihimizin dönüm noktalarından biri, Tanzimat. Kaderimizin döndüğü ân. Tarihten uzaklaştığımız bir sürecin başlangıç noktası. Tarihi yapan bir aktör olarak İslâm medeniyetinin tarihten çekilmeye başladığı yok oluş sürecinin adı. Tarihin gündönümü vakti.Tarihi yaşamadan tarihi yapamazsınız. Tarihten uzaklaşanlar, elbette ki, tarihi yapamazlar. Tarihi yapamayanlar, bu dünyada yaşadıklarını söylemesinler boşuna! Kendi kaderlerini kendileri belirleyemez onlar. Belirleyen değil belirlenen olurlar. Sürükleyen değil sürüklenen. Tarihi önüne katıp sürükleyen bir özne'den başkalarının yaptığı tarihin önünde sürüklenen nesnelere dönüşürler.TARİHİ YAZAMAZSANIZ, TARİHİ ASLÂ YAPAMAZSINIZ!Burada tarifini metaforik bir dille yaptığım süreç, tarihten uzaklaşma süreci, özgürlüğün yitirildiği, yok oluşun eşiğine sürüklenildiği anlamına gelir. Mesele tarihe zamana hükmetmek mi Hatta sadece varolmak, hükmet mi meselesi insanlığın Elbette ki hayır. İnsanlığın meselesi ne olduğunu bilmesi, ne olduğunu bilerek aslında bilmediğini idrak ermesi.Tarihte var olarak, aslında bu dünyanın geçici olduğunu idrak etmesi, meselesinin var olmak değil, ne olduğunu, niçin burada olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini fark etmesi ve bu dünyayı aşması, bu dünyayı aşacak bir mâverâ yolculuğuna çıkması Şunu söylemek istiyorum: Bu dünyayı yaşamadan, bu dünyayı aşamazsınız. Bu dünyayı tanımadan, tanımadığınızı ilan edemezsiniz, tanımıyorum seni, diyemezsiniz. Çağ'ı tanımadan aslında bütün çağların birer ağ olduğunu, bu ağdan nasıl çıkılması gerektiğini idrak edemezsiniz. Tanırsanız, tanımlamaya başlarsınız. Tanımlarsanız, tarihi siz yapmaya başlarsınız. Tarihi yapmanın yolu, tanımaktan ve yazmaktan geçiyor. Tarihi yazamazsanız, tarihi aslâ siz yapamazsınız. Tarihi yapanlar tarihi iyi tanıyanlar ve yazanlardır.Biz içinde yaşadığımız tarihin dışındayız: İçinde yaşadığımız tarihi tanımadığımız için tarihi bizim yapabilmemiz mümkün değil. Tanımadığı şeyi nasıl tanımlayabilir ki, insanÇağrınızla çağ'a girebilirseniz, çağ'ın devâsâ ağ'larla bütün insanlığı kuşattığını ve esiri yaptığını görebilme imkânına kavuşabilirsiniz. Çağrı'nız sadece sözden ibaret olmamalı ama! Çağrınız, çağını kuracak kadar fokur fokur kaynamalı içinizde ve sizi yerinizde durdurtmamalı, hop oturtup hop kaldırtmalı, çağa isyanla doldurtmalı, kendi çağının çağlayan yeşertecek yol haritasını heybesinde taşıyor olmalı bütün heybetiyle.Çağrı çağını bağrında yaşıyor ve taşıyor olmalı. Çağrı, bağrından çıkarak çağını kuracağı zamanı besleyip büyütüyor olmalı kalbin ritimleri gibi atıyor olmalı ruhunun nefesi çağrının. Nefesi, sese, sesi nefese dönüştürecek kadar diri olmalı çağrı bağrında insanın.Zamana şekil vereceği, tarihe gireceği ve yönlendireceği ânı bekliyor olmalıZaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik, derken üstad Necip Fazıl, tarihi zamanı tanımanın ve tanımlamanın tarihi yapmanın yegâne şartı olduğunu biliyordu. Tarihi tanımanın ve tanımlamanın yegâne şartının da çağını kuracak uzun soluklu bir yolculuğa çıkaracak bir çağrıya, bir anlam, kavram ve yol haritasına sahip olması gerektiğini de.PASİF NİHİLİZM'İN TÜRKİYE'DEKİ ZAFERİ!Geleceğim yeri tahmin ediyor olabilirsiniz: Biz, ne başımıza ne gediğini, ne çağımızın aslında devâsâ bir ağ olduğunu ne de buradan nereye gittiğimiz bilebiliyoruz. Sürükleniyoruz sadece... Ama sürüklendiğimizi de bilmiyoruz. Ne çağı tanıyoruz, ne başımıza ne geldiğini bilebiliyoruz, ne de sürüklendiğimizi görebiliyoruz. Sadece Müslümanlardan söz etmiyorum burada. Bütün insanlıktan söz ediyorum.Bütün insanlık bir yakana teslim. Güle oynaya bir oraya, bir buraya doğru sürüklenip duruyor yalnızca. Çağımızın insanı diğer çağların insanından ayıran ayartıcı nokta da burası işte: Sürükleniyor sürüklendiğini göremiyor. Büyük bir belirsizlik çukuruna sürükleniyor hızla ama hayata hız, haz ve ayartı hükmettiği için yaptığı şeyin sürüklenmek olduğunu göremiyor.Çağımız dromokrasi çağı. Duyma, düşünme ve harekete geçme melekelerimizi buharlaştıran bir güle oynaya yok oluş ama yaşanan şeyin bir yok oluş serüveni olduğunu idrak edemeyiş serüveni.Bütün bunları niçin yazdım Şunun için elbette ki: Başımıza ne geldiğini bilmiyoruz. Ülke olarak da, insanlık olarak da başımıza gelen şeyin ne olduğunun farkında değiliz. "Kaos" diyoruz. "Belirisizlikler" diyoruz. "Üçüncü Dünya Savaşı'nın gelişi," diyoruz. Ama yaşadığımız şeyin ne olduğunu tarif etmiyor bu yaptığımız tasvirler. Yaşadığımız şey,


Warning: Unknown: open(/tmp/sess_e47q387l2oroupqrgi3vtcqmt1, O_RDWR) failed: Disk quota exceeded (122) in Unknown on line 0

Warning: Unknown: Failed to write session data (files). Please verify that the current setting of session.save_path is correct (/tmp) in Unknown on line 0