Alaattin Karaca

Karar

Ahmet Celal'in hâlâ süren dramı

Yaban", "Ateşten Gömlek"e göre sosyolojik ve psikolojik tahlilleri bakımından daha başarılı bir roman. Halide Edip'in romanı duygusal bir aşk öyküsü üzerine kurulmuştu, Ayşe eserde daima odak noktasında yer alan bir 'vatansever sevgili' tipiydi. Aşk, Milli Mücadele'nin önüne geçmişti. Anadolu birkaç figür dışında, -örneğin Keziban, Mehmet Çavuş- yo

Çağımdan memnun değilim fakat...

İnsan hayatın seviyesi değil artık ve ben çağımdan memnun değilim. Kendimin hizasında bana doğru ışıyarak akan bir zaman göremiyorum. Kendimi seviyorum, elbette yaşadıklarımın sahibiyim, pişmanlıklar veya yazıklanışlar içinde dönüp durmuyorum fakat insanın kendisine layık gördüğü bu yaşama biçimini de asla kabul etmiyorum. Şahsımı her türlü aidiyet

Halide Edip'in 'Ateşten Gömlek'i...

Bu yıl, Cumhuriyet'in 100. yıldönümüydüBir ara Milli Mücadele'yi konu edinen ilk romanlardan Halide Edip'in "Ateşten Gömlek"i (1922) ile Yakup Kadri'nin "Yaban"ını (1932) tekrar okudum. Bitirince ilk hükmüm her iki romanın da bir edebî eser olarak pek başarılı olmadığıydı.Önce Halide Edip'in "Ateşten Gömlek"i (Atlas Kitabevi, 1992) üzerinde durmak

Hız'la gelen...

Modernizmin en önemli niteliği hızdır. Hıza, ilerlemek, çok üretmek, güçlü ve zengin olmak, refah içinde yaşamak için gerek vardı. Bu bağlamda günümüzde tüm hayata ve zamana verimlilik mantığı egemendir. Dolayısıyla modern insandan beklenen, performansını ve zamanını daha çok üretmeye ayarlamasıdır. İsmet Özel, "İnsanın gölgesiyle tanımlandığı bir

Eleştiri ahlâkî bir yükümlülüktür

İnsan aklı, iki temel alana dikkat kesilerek birtakım kanunlara ulaşır. İlk alan, zaman ve mekânda, görünür, duyulur ve dokunabilir olan fenomenler âlemidir. Fiziksel, doğal olgular mukadder olarak akla kendini dayatır ve bunun sonucunda akıl birtakım 'zorunlu kanunlar'a ulaşır. Bu, Kant'ın deyişiyle teorik akıldır. Bir de bilinmeyen varlık alanı v

Eleştirel şuurun yokluğu

Türkiye'de dindar entelektüellerde gözlemlediğim -aslında dindar kitlenin ana sorunlarından biridir bu- haksızlıklara veya yanlış uygulamalara karşı 'içeriden eleştiri'ye yanaşmamaları, hatta elde edilen konumu, iktidarı korumak için yer yer yanlışı dahi savunur hâle gelmeleridir. Edilgenlik, suskunluk, bir tür kabul, elde edilen imkânları koruma,

'Kınar Hanımın Denizleri'

Ece Ayhan'ın ilk şiir kitabının adı "Kınar Hanımın Denizleri" (1959).Şiire ilgisi olanlar bilirler Kınar Hanımı, ama ben bilmeyenler de vardır diye yazayım. Ayhan, bu şiirinde Meşrutiyet döneminin tiyatro sanatçılarından Kınar Sıvacıyan'a gönderme yapar.Hikmet Feridun Es'in 27 Kasım 1945 tarihli "Akşam" gazetesindeki "Kınar Gecesi Münasebetile: 1"

Sol edebiyatın suskunluğu

Milletlerin bir kısmının iki türlü vatan coğrafyası var; biri reel olarak yaşadıkları vatan coğrafyası, diğeri ise ütopik vatan ya da kök-vatan İkincisi dini inançla, ulusal mitlerle, ideolojiyle ilgili. Meselâ Yahudilerin 'Arz-ı mevud'u, Tanrı'nın kendilerine bir coğrafyayı vaat ettiği inancından kaynaklanıyor. Yunanlıların ulusal bir Helen İmpara

İstanbul'un meczupları: Pazarola Hasan Bey

Çoğu şehrin bir meczubu vardır. İstanbul'un da vardı elbette. Sermet Muhtar Alus, "Akşam" gazetesinin 26 Haziran 1932 tarihli nüshasında yayımlanan "Eski Meczuplar" başlıklı yazısında bazılarından bahseder. Bunlardan biri Deli Salib. Aslen Sarıgüzelli imiş. Uzun boylu, kül benizli, sivri sakallı, başında bir arakiye, yeşil veya siyah sarık, sırtınd

Ali Korna kâğıdına basılmış parlak çocuklar

Ece Ayhan, İkinci Yeni'nin en sıkı şiirlerini yazan şairi. Tarihe, kimi olaylara, şahıslara atıflarla örüyor şiirlerini. Doğal olarak yaptığı atıfları bilmezseniz, şiirini çözmek de zor oluyor. Atıflara bir de 'kendine özgü bir dil' ekliyor. Böylece olabildiğince örtük bir şiir ortaya çıkıyor. Ama şunu söyleyeyim, sadece atıflar, tarihsel birikim v